English    Türkçe    فارسی   

6
3168-3177

  • Semizliğin gittiyse Tanrı, gayb âleminden lûtfeder, sana zayıflıkta bir gizli semizlik, şişmanlık verir.
  • فربهی گر رفت حق در لاغری  ** فربهی پنهانت بخشد آن سری 
  • O peri ve cine kokuyu gıda etmiş, meleklere can gıdası vermiştir.
  • چون پری را قوت از بو می‌دهد  ** هر ملک را قوت جان او می‌دهد 
  • Can nedir ki ona dayanıyorsun? Tanrı kendi aşkı ile seni diriltir. 3170
  • جان چه باشد که تو سازی زو سند  ** حق به عشق خویش زنده‌ت می‌کند 
  • Ondan aşk diriliği iste, can isteme. O rızkı iste, ekmek dileme.
  • زو حیات عشق خواه و جان مخواه  ** تو ازو آن رزق خواه و نان مخواه 
  • Halkı su gibi arı duru bil. O suya akseden, ululuk ıssı Tanrı’nın sıfatlarıdır.
  • خلق را چون آب دان صاف و زلال  ** اندر آن تابان صفات ذوالجلال 
  • Onların bilgileri, adaletleri, lûtufları akar suya aksetmiş yıldıza benzer.
  • علمشان و عدلشان و لطفشان  ** چون ستاره‌ی چرخ در آب روان 
  • Padişahlar, Tanrı saltanatına mazhardır; bilgi sahipleri, Tanrı bilgisinin aynasıdır.
  • پادشاهان مظهر شاهی حق  ** فاضلان مرآت آگاهی حق 
  • Zamanlar geçti gitti. Bu yeni bir zaman. Ay, o ay ama su, o su değil. 3175
  • قرنها بگذشت و این قرن نویست  ** ماه آن ماهست آب آن آب نیست 
  • Adalet, o adalet. Bilgi de, o bilgi. Fakat o zamanlarda gelip geçen ümmetler, geldiler geçtiler.
  • عدل آن عدلست و فضل آن فضل هم  ** لیک مستبدل شد آن قرن و امم 
  • Ey akıllı er, zamanlar, zamanların üstüne geldi; hepsi be birer birer bir teviye gelip geçti. Fakat şu mânalar, daimi ve hep o.
  • قرنها بر قرنها رفت ای همام  ** وین معانی بر قرار و بر دوام