English    Türkçe    فارسی   

6
3288-3297

  • Mustafa buyurmuştur ki: Her peygamber, gençliğinde yahut çocukluğunda mutlaka çobanlık etmiştir.
  • مصطفی فرمود خود که هر نبی  ** کرد چوپانیش برنا یا صبی 
  • Çobanlık etmeden o sınavı geçirmeden Tanrı, ona âlem başbuğluğunu vermez.
  • بی‌شبانی کردن و آن امتحان  ** حق ندادش پیشوایی جهان 
  • Birisi sen de ettin mi? Diye sordu. Dedi ki: Ben de bir müddet çobanlık ettim. 3290
  • گفت سایل هم تو نیز ای پهلوان  ** گفت من هم بوده‌ام دهری شبان 
  • Vekarları, sabırları meydana çıksın diye Tanrı onları peygamber yapmadan çoban yapmıştır.
  • تا شود پیدا وقار و صبرشان  ** کردشان پیش از نبوت حق شبان 
  • Her buyruk sahibinin de insanlara çobanlık ederken Tanrı buyruğunu gözetmesi gerektir.
  • هر امیری کو شبانی بشر  ** آن‌چنان آرد که باشد متمر 
  • Kendisi sürüsünü güderken Musa gibi halîm olması, akıl ve tedbirle bu işi görmesi lâzımdır.
  • حلم موسی‌وار اندر رعی خود  ** او به جا آرد به تدبیر و خرد 
  • Böyle, harekette bulunursa Tanrı ona ayın üstünde, yücelikler âleminde bir ruhani çobanlık verir.
  • لاجرم حقش دهد چوپانیی  ** بر فراز چرخ مه روحانیی 
  • Nitekim peygamberleri de bu çobanlıktan kurtarmış, onlara temiz kulların çobanlığını vermiştir. 3295
  • آنچنان که انبیا را زین رعا  ** بر کشید و داد رعی اصفیا 
  • Sen, bu çobanlıkta öyle doğru hareket ettin ki sana bir ayıp bulan kör olur.
  • خواجه باری تو درین چوپانیت  ** کردی آنچ کور گردد شانیت 
  • Biliyorum Tanrı mükâfat olarak sana o âlemde de ebedî bir başbuğluk verir.
  • دانم آنجا در مکافات ایزدت  ** سروری جاودانه بخشدت