English    Türkçe    فارسی   

6
3381-3390

  • Kadına da sabrederim, altınım akarım gitse de aldırmam. Bu ne uydurma laf, ne de hile.
  • از زن و زر و عقارم صبر هست  ** این تکلف نیست نی تزویریست 
  • Eğer inanmazsan bu hararetimi yalan sanırsan hazırım, sına; sözü doğru mu yalan mı anla!
  • اندرین گر می‌نداری باورم  ** امتحان کن امتحان گفت و قدم 
  • İmadülmülk bu hali gördü gözleri yaşardı, ağladı. Gözlerini silerek perişan bir halde padişahın tapısına koştu.
  • آن عمادالملک گریان چشم‌مال  ** پیش سلطان در دوید آشفته‌حال 
  • Padişahın huzurunda durdu. Ağzını yumdu, fakat içinden kulların Tanrısına gizlice yalvarıyordu.
  • لب ببست و پیش سلطان ایستاد  ** راز گویان با خدا رب العباد 
  • Ayakta duruyor fakat sultanının içinden geçirdiği şeyleri duyuyordu. Gönlünden şunları düşünmekte Tanrıya şöyle niyaz etmekteydi: 3385
  • ایستاده راز سلطان می‌شنید  ** واندرون اندیشه‌اش این می‌تنید 
  • Yarabbi, o genç, eğri yola gittiyse affet. Senden başkasına sığınmak doğru değil.
  • کای خداگر آن جوان کژ رفت راه  ** که نشاید ساختن جز تو پناه 
  • Fakat sen onun yaptığını bakma, sana layık olanı yap. O tutsak olan kullardan halas olmasını beklemede, fakat sen halas et onu.
  • تو از آن خود بکن از وی مگیر  ** گرچه او خواهد خلاص از هر اسیر 
  • Çünkü bu halkın hepsi de muhtaçtır yoksulundan tut da padişahına kadar hepsi.
  • زانک محتاجند این خلقان همه  ** از گدایی گیر تا سلطان همه 
  • Yüceliklere sahip dururken bir mumdan, bir mum yalımından yol bulmayı ummak..
  • با حضور آفتاب با کمال  ** رهنمایی جستن از شمع و ذبال 
  • Güzelim parlak güneş meydandayken mumla kandilden ayrılmak istemek! 3390
  • با حضور آفتاب خوش‌مساغ  ** روشنایی جستن از شمع و چراغ