English    Türkçe    فارسی   

6
3532-3541

  • Devşirme vaktiyse ektiğinin zuhur ettiği gündür. O gün mükâfat günü, ettiğini bulma günüdür.
  • وقت بدرودن گه منجل زدن  ** روز پاداش آمد و پیدا شدن 
  • Muhtesibin, rüyada Kethüdaya, adamın borçlarını ödeme yolunu göstermesi, definesinin yerini bildirip mirasçılarına da “ Şöyle bir adam gelecek, ne alırsa çoğumsamayın, geri almayın. Hattâ kabul etmez, yahut bir kısmını almak istemezse bile siz o defineden bir şey almayın. Dilediğini, dilediği kadar alsın. Çünkü ben o defineden benim ve akrabamın bir habbe dahi almayacağına dair Tanrıya nezirlerde bulundum.” dediğini haber vermesi
  • گفتن خواجه در خواب به آن پای‌مرد وجوه وام آن دوست را کی آمده بود و نشان دادن جای دفن آن سیم و پیغام کردن به وارثان کی البته آن را بسیار نبینند وهیچ باز نگیرند و اگر چه او هیچ از آن قبول نکند یا بعضی را قبول نکند هم آنجا بگذارند تا هر آنک خواهد برگیرد کی من با خدا نذرها کردم کی از آن سیم به من و به متعلقان من حبه‌ای باز نگردد الی آخره 
  • Şimdi benden, o yeni konuğa edeceğin ihsanları duy. Onun gelip çatacağını görüp duruyordun.
  • بشنو اکنون داد مهمان جدید  ** من همی دیدم که او خواهد رسید 
  • Onun borcundan haberim vardı. Onun için iki üç mücevher hazırlamıştım.
  • من شنوده بودم از وامش خبر  ** بسته بهر او دو سه پاره گهر 
  • Onların değeri, borcuna yeter de artar bile. Konuğum, dertlenmesin diye bu işe girişmiştim. 3535
  • که وفای وام او هستند و بیش  ** تا که ضیفم را نگردد سینه ریش 
  • Onun dokuz bin altın borcu var. Ona de ki: Borcunu bunların bir kısmıyla öde.
  • وام دارد از ذهب او نه هزار  ** وام را از بعض این گو بر گزار 
  • Bir hayli para artar, onları harca, beni de duadan unutma.
  • فضله ماند زین بسی گو خرج کن  ** در دعایی گو مرا هم درج کن 
  • Onu kendi elimle vermeyi isterdim. Filân deftere de bunu yazmışımdır.
  • خواستم تا آن به دست خود دهم  ** در فلان دفتر نوشتست این قسم 
  • Fakat ecel mühlet vermedi ki ona Aden incilerini gizlice vereyim.
  • خود اجل مهلت ندادم تا که من  ** خفیه بسپارم بدو در عدن 
  • O lâal ve yakutları, bir şeye sardım. Onlar, o garibin borcu için sakladığım şeylerdir, üstünde de onun adı yazılıdır. 3540
  • لعل و یاقوتست بهر وام او  ** در خنوری و نبشته نام او 
  • Filân kemerin altına gömdüm. O dostun gamını, önceden yedim ben.
  • در فلان طاقیش مدفون کرده‌ام  ** من غم آن یار پیشین خورده‌ام