English    Türkçe    فارسی   

6
358-367

  • Hırsız gelip adamın önüne oturdu, kav ateş aldıkça söndürmeye başladı.
  • دزد آمد آن زمان پیشش نشست  ** چون گرفت آن سوخته می‌کرد پست 
  • Kav ateş almasın diye boyuna kavı, yandıkça parmağı ile söndürüyordu.
  • می‌نهاد آنجا سر انگشت را  ** تا شود استاره‌ی آتش فنا 
  • Adam, kavı kendi kendine sönüyor sanmakta, hırsızın söndürdüğünü görmemekteydi. 360
  • خواجه می‌پنداشت کز خود می‌مرد  ** این نمی‌دید او که دزدش می‌کشد 
  • Tuhaf şey dedi, bu kav, ıslak olmalı ki ateşlenirken hemen sönmede.
  • خواجه گفت این سوخته نمناک بود  ** می‌مرد استاره از تریش زود 
  • Pek karanlık olduğundan önünde oturan ve ateşi söndüren hırsızı göremiyordu.
  • بس که ظلمت بود و تاریکی ز پیش  ** می‌ندید آتش‌کشی را پیش خویش 
  • Senin de gönlünde böyle bir ateş söndüren var da kâfir gözün, körlüğünden görmüyor.
  • این چنین آتش‌کشی اندر دلش  ** دیده‌ی کافر نبیند از عمش 
  • Bilen duyan gönül, nasıl olur da dönen şeyi bir döndüren var, bunu bilmez?
  • چون نمی‌داند دل داننده‌ای  ** هست با گردنده گرداننده‌ای 
  • Nasıl olur da kendi kendine geceyle gündüz, sahipsiz olarak nasıl gelir, nasıl gider demezsin? 365
  • چون نمی‌گویی که روز و شب به خود  ** بی‌خداوندی کی آید کی رود 
  • A aşağılık kişi, aklın aldığı şeylerin etrafında döner dolaşırsın ha... Bir de gel de şu akılsızlığını gör!
  • گرد معقولات می‌گردی ببین  ** این چنین بی‌عقلی خود ای مهین 
  • Evi bir yapanın olması mı daha akla uygundur, yapıcısı olmayan kendi kendine yapılmış bir ev mi, a aklı kıt?
  • خانه با بنا بود معقول‌تر  ** یا که بی‌بنا بگو ای کم‌هنر