English    Türkçe    فارسی   

6
3931-3940

  • Latif iç, hatta kabuklar bile onun tarafından yarlıganırken artık nasıl olur da içi yakar? Uzaktır ondan bu.
  • مغز نغز و قشرها مغفور ازو  ** مغز را پس چون بسوزد دور ازو 
  • Hatta inayet eder de bu inayeti yüzünden başına vurursa bile ona bir iştah verir, o kırmızı şarabı içirir.
  • از عنایت گر بکوبد بر سرش  ** اشتها آید شراب احمرش 
  • Başına vurmazsa o hoca gibi onun ağzını bağlar. Şarap da içirmez, bu padişahların meclisine de sokmaz.
  • ور نکوبد ماند او بسته‌دهان  ** چون فقیه از شرب و بزم این شهان 
  • Padişah sakiye dedi ki: Ey izi kutlu ne susuyorsun? Hadi onu hoş bir hale getir, neşelendir!
  • گفت شه با ساقیش ای نیک‌پی  ** چه خموشی ده به طبعش آر هی 
  • Her akılda gizli bir hükmeden vardır. Kimi dilerse hileyle baştan çıkarır. 3935
  • هست پنهان حاکمی بر هر خرد  ** هرکه را خواهد به فن از سر برد 
  • Doğu güneşi de onun alemi aydınlatması da tutsaklar gibi onun zincirine bağlanmıştır.
  • آفتاب مشرق و تنویر او  ** چون اسیران بسته در زنجیر او 
  • Dimağına yarım afsun okuduğu zaman feleği çarha getirir döndürür.
  • چرخ را چرخ اندر آرد در زمن  ** چون بخواند در دماغش نیم فن 
  • Bir aklı tesiri altına alan başka bir akıl ondan kudret bulmuştur, tavla üstadı odur.
  • عقل کو عقل دگر را سخره کرد  ** مهره زو دارد ویست استاد نرد 
  • Saki, hocanın başına birkaç sille vurdu al deyip şarap kadehini sundu. Zavallı hoca sille korkusundan kadehi alıp içti.
  • چند سیلی بر سرش زد گفت گیر  ** در کشید از بیم سیلی آن زحیر 
  • İçince de sarhoş oldu, neşelendi, bağ gibi gülmeye başladı. Nedimliğe alaya latifeye koyuldu. 3940
  • مست گشت و شاد و خندان شد چو باغ  ** در ندیمی و مضاحک رفت و لاغ