English    Türkçe    فارسی   

6
4306-4315

  • Acı su, içildiği zaman soğuktur, hoş gelir ama susuzluğu kesmez.
  • آب شوری نیست در مان عطش  ** وقت خوردن گر نماید سرد و خوش 
  • Yalnız bir hiledir düzer, yüzlerce yeşillik bitiren tatlı suyu araştırmaya mani olur.
  • لیک خادع گشته و مانع شد ز جست  ** ز آب شیرینی کزو صد سبزه رست 
  • Her kalp altın da tıpkı bunun gibi nerede iyi ve güzel altın varsa onu araştırmaya mani kesilir.
  • هم‌چنین هر زر قلبی مانعست  ** از شناس زر خوش هرجا که هست 
  • Ey mürit, senin muradın benim, beni al diye hileyle kolunu kanadını keser.
  • پا و پرت را به تزویری برید  ** که مراد تو منم گیر ای مرید 
  • Senin derdini ben çekerim der ama o dert değildir, tortudur. Görünüşte sana tabidir ama hakikatte seni alt eder. 4310
  • گفت دردت چینم او خود درد بود  ** مات بود ار چه به ظاهر برد بود 
  • Yürü yalancı dermandan kaç da derdin, sana derman olsun, iyileşsin, miskler saçsın.
  • رو ز درمان دروغین می‌گریز  ** تا شود دردت مصیب و مشک‌بیز 
  • Bekçi, evet; sen ne hırsızsın ne kötü bir adam. İyi adamsın ama aptalsın, ahmaksın.
  • گفت نه دزدی تو و نه فاسقی  ** مرد نیکی لیک گول و احمقی 
  • Bir rüyaya inanmış, bir hayale kapılmış, bu kadar yol aşıp buralara gelmişsin. Aklın yok galiba.
  • بر خیال و خواب چندین ره کنی  ** نیست عقلت را تسوی روشنی 
  • Ben yıllardır biteviye Bağdat’ta bir define var,
  • بارها من خواب دیدم مستمر  ** که به بغدادست گنجی مستتر 
  • Filan yerde, filan mahallede gömülüdür diye görürüm, der demez adam kendine geldi. Çünkü bekçi, kendisinin mahallesini söylüyordu. 4315
  • در فلان سوی و فلان کویی دفین  ** بود آن خود نام کوی این حزین