English    Türkçe    فارسی   

6
4594-4603

  • Aşk illeti, sıhhatin bile canıdır. Aşkın eziyetleri, her rahatın hasret çektiği eziyetlerdir.
  • پس سقام عشق جان صحتست  ** رنجهااش حسرت هر راحتست 
  • Ey beden, artık elini candan yıka. Yıkayamı-yorsan bu candan başka bir can ara. 4595
  • ای تن اکنون دست خود زین جان بشو  ** ور نمی‌شویی جز این جانی بجو 
  • Hâsılı padişah, ona iyice iltifatta bulundu. Şehzade, o güneşten ay gibi yanıp yakılmadaydı.
  • حاصل آن شه نیک او را می‌نواخت  ** او از آن خورشید چون مه می‌گداخت 
  • Fakat âşıkların yanıp yakılması bir gelişmedir. Nitekim ay da yanıp yakılarak taze bir yüz kazanır.
  • آن گداز عاشقان باشد نمو  ** هم‌چو مه اندر گدازش تازه‌رو 
  • Bütün hastalar, iyileşmeyi umarlar. Halbuki aşk hastası, amanın; derdimi artırın diye sızıldanır.
  • جمله رنجوران دوا دارند امید  ** نالد این رنجور کم افزون کنید 
  • Bu zehirden daha güzel, daha hoş bir şerbet görmedim. Bu hastalıktan daha iyi bir sıhhat olamaz.
  • خوش‌تر از این سم ندیدم شربتی  ** زین مرض خوش‌تر نباشد صحتی 
  • Bu suçtan daha iyi bir ibadet yoktur. Yıllar bile bu ane nispet edilirse bir andan ibarettir. 4600
  • زین گنه بهتر نباشد طاعتی  ** سالها نسبت بدین دم ساعتی 
  • Bir müddet padişahın huzurunda gönlü kebap olmuş, canını tabağa koymuş bir halde kaldı.
  • مدتی بد پیش این شه زین نسق  ** دل کباب و جان نهاده بر طبق 
  • Padişah, herkesin başını bir kere keser. Bense padişaha her an yeniden yeniye kurbanım.
  • گفت شه از هر کسی یک سر برید  ** من ز شه هر لحظه قربانم جدید 
  • Ben altın cihetinden yoksulum, fakat baş bakımından zenginim. Başım, yüz binlerce başa bedeldir dedi.
  • من فقیرم از زر از سر محتشم  ** صد هزاران سر خلف دارد سرم