English    Türkçe    فارسی   

6
4726-4735

  • Boş karın, Allahlık lâfına giremez. Onun ateşine odun yardım edemez.
  • اشکم تی لاف اللهی نزد  ** که آتشش را نیست از هیزم مدد 
  • Boş karın, şeytanın zindanıdır. Çünkü ekmek derdi, onun hilesine, düzenine mânidir.
  • اشکم خالی بود زندان دیو  ** کش غم نان مانعست از مکر و ریو 
  • Dolu karın, bil ki şeytanın pazarıdır. Şeytan tacirleri orada gürültü eder dururlar.
  • اشکم پر لوت دان بازار دیو  ** تاجران دیو را در وی غریو 
  • Hiçbir şey satmayan büyücü tacirler, gürültüyle akılları bulandırır, berbadederler.
  • تاجران ساحر لاشی‌فروش  ** عقل‌ها را تیره کرده از خروش 
  • Geceleyin büyü yaparak küpü at gibi yürütürler. Ay ışığıyla sabaha karşı olan karanlığı kumaş haline getirirler. 4730
  • خم روان کرده ز سحری چون فرس  ** کرده کرباسی ز مهتاب و غلس 
  • İbrişim gibi toprağı örerler; temyiz sahibinin gözüne toprak serperler.
  • چون بریشم خاک را برمی‌تنند  ** خاک در چشم ممیز می‌زنند 
  • Kokusuz yaban ağacına ödağacı rengini verirler. Taş ve toprak parçasını bize hoş gösterirler, bizi hasetçi yaparlar.
  • چندلی را رنگ عودی می‌دهند  ** بر کلوخیمان حسودی می‌دهند 
  • Noksan sıfatlardan temizdir o Tanrı ki toprağa bir renk verir, çocuk gibi bizi ona kaptırır, birbirimize düşürür.
  • پاک آنک خاک را رنگی دهد  ** هم‌چو کودکمان بر آن جنگی دهد 
  • Eteğimizi çocuklar gibi toprakla doldururuz. Bizim gözümüzle o toprak, madenden çıkmış altın görünür.
  • دامنی پر خاک ما چون طفلکان  ** در نظرمان خاک هم‌چون زر کان 
  • Çocuğun, yetişmiş erlere karşı bir mecali yoktur. Tanrı çocuğu erkeklerle bir araya koymaz, bir derecede tutmaz ki. 4735
  • طفل را با بالغان نبود مجال  ** طفل را حق کی نشاند با رجال