English    Türkçe    فارسی   

6
511-520

  • Tutalım ki ihtiyatlısın da seni kurt kapmadı. İyi ama topluluk olmadıkça o neşeyi bulamazsın ki.
  • گیرم آن گرگت نیابد ز احتیاط  ** بی ز جمعیت نیابی آن نشاط 
  • Yalnız olarak bir yolda neşeli neşeli giden kişinin neşesi, dostlarla, yoldaşlarla giderse birken yüz olur.
  • آنک تنها در رهی او خوش رود  ** با رفیقان سیر او صدتو شود 
  • Eşek, ağır canlı olduğu halde eşeğiyle dostu ile giderse neşelenir kuvvet bulur.
  • با غلیظی خر ز یاران ای فقیر  ** در نشاط آید شود قوت‌پذیر 
  • Kervandan ayrılıp,yalnız yol almaya kalkışan eşeğe o yol, yüz kere daha uzar, o derece yorulur.
  • هر خری کز کاروان تنها رود  ** بر وی آن راه از تعب صدتو شود 
  • O çölü yalnız olarak aşıncaya kadar kaç sopa fazla yer, kaç kere fazla nodullanır. 515
  • چند سیخ و چند چوب افزون خورد  ** تا که تنها آن بیابان را برد 
  • O eşek sana der ki: Eşek değilsen yola böyle yalnız düşme. Sen de bu öğüdü iyi dinle.
  • مر ترا می‌گوید آن خر خوش شنو  ** گر نه‌ای خر هم‌چنین تنها مرو 
  • Yolu gözeterek tenhaca ve güzel güzel giden, şüphe yok ki dostlarla daha güzel gider.
  • آنک تنها خوش رود اندر رصد  ** با رفیقان بی‌گمان خوشتر رود 
  • Her peygamber, bu düz yolda mucize gösterdi, yoldaşları aradı.
  • هر نبیی اندرین راه درست  ** معجزه بنمود و همراهان بجست 
  • Duvarların yardımı olmasa evler, ambarlar nereden meydana gelirdi?
  • گر نباشد یاری دیوارها  ** کی برآید خانه و انبارها 
  • Her duvar, birbirinden ayrı olsa tavan, havada nasıl olur da direksiz, dayanaksız durur. 520
  • هر یکی دیوار اگر باشد جدا  ** سقف چون باشد معلق در هوا