English    Türkçe    فارسی   

6
604-613

  • Dedi ki: Padişahımız, doğruluktan, vefadan ibaret. Bize ne geliyorsa bizden geliyor!
  • گفت شاه ما همه صدق و وفاست  ** آنچ بر ما می‌رسد آن هم ز ماست 
  • Ey uykusuz gönül, biz bundan eminiz. Çünkü bekçi gibi dam üstünde elimizde sopa beklemekteyiz. 605
  • ای دل بی‌خواب ما زین ایمنیم  ** چون حرس بر بام چوبک می‌زنیم 
  • Cevizlerimiz, bu değirmende kırıldı, derdimize ait ne söylesen azdır.
  • گردگان ما درین مطحن شکست  ** هر چه گوییم از غم خود اندکست 
  • Ey bizi kınayan, bu macerayı ne vakte dek dinleyip duracağız? Bundan böyle artık deliye az öğüt ver.
  • عاذلا چند این صلای ماجرا  ** پند کم ده بعد ازین دیوانه را 
  • Ben artık ayrılık işvesine ait sözleri duymak istemem. Bunu sınadım, ne vakte dek sınamaya devam edeceğim.
  • من نخواهم عشوه‌ی هجران شنود  ** آزمودم چند خواهم آزمود 
  • Bu yolda coşup köpürmekten, deli divane olmaktan başka ne varsa uzaklıktır, yabancılıktır.
  • هرچه غیر شورش و دیوانگیست  ** اندرین ره دوری و بیگانگیست 
  • Derhal kalk, ayağıma o zinciri vur.Çünkü ben, tedbir silsilesini yırttım gitti. 610
  • هین بنه بر پایم آن زنجیر را  ** که دریدم سلسله‌ی تدبیر را 
  • Fakat o devletli sevgilimin büklüm büklüm saçlarından başka iki yüz tane zincir getirsen kırarım.
  • غیر آن جعد نگار مقبلم  ** گر دو صد زنجیر آری بگسلم 
  • Kardeş aşk ve namus doğru bir şey değil. Ey âşık, âr ve hayâ kapısında durma.
  • عشق و ناموس ای برادر راست نیست  ** بر رد ناموس ای عاشق مه‌ایست 
  • Artık vakti geldi, soyunayım, sureti bırakayım da baştanbaşa can olayım.
  • وقت آن آمد که من عریان شوم  ** نقش بگذارم سراسر جان شوم