English    Türkçe    فارسی   

6
661-670

  • O, meydanın başıdır, bu, sonu. Gönül, onun çevgânında bir top kesilmiştir.
  • آن سر میدان و این پایان اوست  ** دل شده چون گوی در چوگان اوست 
  • Akılda ne varsa kulak oraya dikilir. Başta safra varsa yanınca sevda olur.
  • در سر آنچ هست گوش آنجا رود  ** در سر ار صفراست آن سودا شود 
  • Sonra bu ikisi de kendinden geçer, orada baba da bir olur oğul da.
  • بعد از آن این دو به بیهوشی روند  ** والد و مولود آن‌جا یک شوند 
  • Neşeyle dert uzlaştı mı türkümüz çalgıcıları uyandırdı.
  • چونک کردند آشتی شادی و درد  ** مطربان را ترک ما بیدار کرد 
  • Çalgıcı uyutucu bir şarkı okumaya başladı: Ey yüzünü görmediğim sevgili, bana bir kadeh sun. 665
  • مطرب آغازید بیتی خوابناک  ** که انلنی الکاس یا من لا اراک 
  • Sen, benim yüzümsün, hakikatimsin, seni görmezsem şaşılmaz. Yakınlığın son derecesi, şüpheye düşme perdesiyle bürünmedir.
  • انت وجهی لا عجب ان لا اراه  ** غایة القرب حجاب الاشتباه 
  • Sen aklımsın, seni görmezsem şaşılmaz. Karışık şeylerin birbirine girmesinden seni göremezsem şaşılacak şey değildir bu.
  • انت عقلی لا عجب ان لم ارک  ** من وفور الالتباس المشتبک 
  • Sen, bana şah damarımdan daha yakınken, yâ diye nasıl sana hitap edebilirim? Yâ, uzakta olana hitaptır.
  • جت اقرب انت من حبل الورید  ** کم اقل یا یا نداء للبعید 
  • Ben, kıskançlığımdan yanımdaki sevgiliyi gizlemek, duyanları yanıltmak için dağlarda, çöllerde sana nida edip duruyorum.
  • بل اغالطهم انادی فی القفار  ** کی اکتم من معی مومن اغار 
  • Bir körün Mustafa aleyhisselâm’ın evine gelmesi , Allah razı olsun , Ayşe’nin körden kaçması,Resûl aleyhisselâm’ın “Neye kaçıyorsun ? O seni görmüyor ki” demesi üzerine Ayşe’nin ,Peygambere cevabı
  • در آمدن ضریر در خانه‌ی مصطفی علیه‌السلام و گریختن عایشه رضی الله عنها از پیش ضریر و گفتن رسول علیه‌السلام کی چه می‌گریزی او ترا نمی‌بیند و جواب دادن عایشه رضی الله عنها رسول را صلی الله علیه و سلم 
  • Peygamberin huzuruna bir kör geldi, ey her hamur teknesine ihsanda bulunan dedi. 670
  • اندر آمد پیش پیغامبر ضریر  ** کای نوابخش تنور هر خمیر