English    Türkçe    فارسی   

6
857-866

  • Dağ, sana karşı ağırdır, cansızdır, fakat Davut’un önünde usta bir çalgıcı, bir okuyucudur.
  • پیش تو که بس گرانست و جماد  ** مطربست او پیش داود اوستاد 
  • Senin önünde o kırık taşlar susarlar. Fakat Ahmed’in önünde fasih bir hale gelir, hamdü senada bulunurlar.
  • پیش تو آن سنگ‌ریزه ساکتست  ** پیش احمد او فصیح و قانتست 
  • Senin önünde mescidin sütunu ölüdür, fakat Ahmed’e karşı gönlünü aldırmış bir âşıktır.
  • پیش تو استون مسجد مرده‌ایست  ** پیش احمد عاشقی دل برده‌ایست 
  • Cihanın bütün cüzüleri halkın önünde ölüdür, Allah’ya karşı bilgi sahibi ve muti. 860
  • جمله اجزای جهان پیش عوام  ** مرده و پیش خدا دانا و رام 
  • Bu evde bu konakta kimse yok, neden bu davulu çalıyorsun, dedin.
  • آنچ گفتی کاندرین خانه و سرا  ** نیست کس چون می‌زنی این طبل را 
  • Bu halk, Allah için paralar verir, yüzlerce hayrın temelini atar, mescitler yaparlar.
  • بهر حق این خلق زرها می‌دهند  ** صد اساس خیر و مسجد می‌نهند 
  • Sarhoş âşıklar gibi uzun bir yol olan Hacca giderler, seve seve canları ile, malları ile oynarlar.
  • مال و تن در راه حج دوردست  ** خوش همی‌بازند چون عشاق مست 
  • Hiç o evde kimse yok derler mi? Ev sahibi, ev içinde gizlenen cana benzer.
  • هیچ می‌گویند کان خانه تهیست  ** بلک صاحب‌خانه جان مختبیست 
  • Allah nuru ile ışıklanan, sevgilinin konağını dolu görür. 865
  • پر همی‌بیند سرای دوست را  ** آنک از نور الهستش ضیا 
  • Nice dolu ve kalabalık konaklar vardır ki işin sonunu görenler, onları boş görürler.
  • بس سرای پر ز جمع و انبهی  ** پیش چشم عاقبت‌بینان تهی