English    Türkçe    فارسی   

6
915-924

  • Hangi dala el atsan, nereye ulaşıp yapışsan, aşk, o dalı kırar, o şeyi koparır. 915
  • گر زنی در شاخ دستی کی هلد  ** هر کجا پیوند سازی بسکلد 
  • Kaderin dönüp duruşunu görmüyorsan unsurların coşuşunu, dönüşünü seyret.
  • گر نمی‌بینی تو تدویر قدر  ** در عناصر جوشش و گردش نگر 
  • Denizin üstündeki çöplerle köpüklerin dönüp akışı, şerefli denizin köpürüp coşmasındandır.
  • زانک گردشهای آن خاشاک و کف  ** باشد از غلیان بحر با شرف 
  • Başı dönmüş rüzgârın dönüşünü seyret de onun emrine uymuş olan deniz dalgalarının coşup köpürüşünü gör.
  • باد سرگردان ببین اندر خروش  ** پیش امرش موج دریا بین بجوش 
  • Güneşle ay, iki değirmen öküzüdür. Dönüp dururlar ve etrafı korurlar.
  • آفتاب و ماه دو گاو خراس  ** گرد می‌گردند و می‌دارند پاس 
  • Yıldızlar da konak konak koşarlar. Her kutlu ve kutsuz şeyin bineği olurlar. 920
  • اختران هم خانه خانه می‌دوند  ** مرکب هر سعد و نحسی می‌شوند 
  • Felekteki yıldızlar, uzak olduklarından, duyguların da tembel ve gevşek olup iz izleyemediklerinden onların hakikatini bilemezsin.
  • اختران چرخ گر دورند هی  ** وین حواست کاهل‌اند و سست‌پی 
  • Bizim göz, kulak ve akıl yıldızlarımız, gece nerededir, uyanıkken nerede?
  • اختران چشم و گوش و هوش ما  ** شب کجااند و به بیداری کجا 
  • Gâh kutlulukla, vuslatta, gönülleri hoş. Gâh kutsuzlukla, ayrılıkta kendilerinden geçmişlerdir.
  • گاه در سعد و وصال و دلخوشی  ** گاه در نحس فراق و بیهشی 
  • Felekteki ay, böyle dönüp durdukça bazen kapkaranlıktır bir zamanda apaydınlık.
  • ماه گردون چون درین گردیدنست  ** گاه تاریک و زمانی روشنست