English    Türkçe    فارسی   

6
937-946

  • Allah, bu suretle seni suçun ne kadarsa o kadar tutarım. Suça verilen ceza suç miktarıncadır.
  • که به قدر جرم می‌گیرم ترا  ** این بود تقریر در داد و جزا 
  • İster iyi olsun ister kötü... İster âşikar olsun, ister gizli... Biz her şeyi duyarız, her şeyi görürüz der.
  • خواه نیک و خواه بد فاش و ستیر  ** بر همه اشیا سمیعیم و بصیر 
  • Babacığım, bundan geç, nevruz oldu, halk, Allah lütfuna ulaştı, herkesin ağzına tat geldi.
  • زین گذر کن ای پدر نوروز شد  ** خلق از خلاق خوش پدفوز شد 
  • Yine ırmağımıza can suyu geldi. Yine padişahımız köyümüze kondu. 940
  • باز آمد آب جان در جوی ما  ** باز آمد شاه ما در کوی ما 
  • Baht, salınıp gezmede, eteğini sürmede, tövbeyi bozma zamanı geldi diye naralar atmadadır.
  • می‌خرامد بخت و دامن می‌کشد  ** نوبت توبه شکستن می‌زند 
  • Yine sel geldi, tövbeyi silip süpürdü. Bekçi uykuya daldı, fırsat vakti gelip çattı.
  • توبه را بار دگر سیلاب برد  ** فرصت آمد پاسبان را خواب برد 
  • Her mahmur, şarap içti, sarhoş oldu. Bu gece varımızı, yoğumuzu rehine koyacağız.
  • هر خماری مست گشت و باده خورد  ** رخت را امشب گرو خواهیم کرد 
  • O canlara canlar katan lâl şarapla, lâl içinde lâl olduk, lâl içinde lâl kesildik.
  • زان شراب لعل جان جان‌فزا  ** لعل اندر لعل اندر لعل ما 
  • Yine meclis şenlendi, gönülleri parlattı. Kalk, kem göz değmesin diye mangala çörekotu at. 945
  • باز خرم گشت مجلس دلفروز  ** خیز دفع چشم بد اسپند سوز 
  • Güzel sarhoşların naralarını duyuyorum. Canım, ta sonuna kadar böyle olmayalım işte.
  • نعره‌ی مستان خوش می‌آیدم  ** تا ابد جانا چنین می‌بایدم