English    Türkçe    فارسی   

6
954-963

  • Dedi ki: O felekleri ölçen çevik ve kutlu kanatlı Bilâl, şimdi senin aşkına düşmüş, senin tuzağına tutulmuştur.
  • کان فلک‌پیمای میمون‌بال چست  ** این زمان در عشق و اندر دام تست 
  • Padişahın doğanıyken o kuzgunlardan zahmetlere uğramada. O ağır define, pislik içine gömülmüş. 955
  • باز سلطانست زان جغدان برنج  ** در حدث مدفون شدست آن زفت‌گنج 
  • Baykuşlar, doğana sitem etmedeler. Suçsuz olduğu halde kanatlarını yolmadalar.
  • جغدها بر باز استم می‌کنند  ** پر و بالش بی‌گناهی می‌کنند 
  • Suçu ancak doğan oluşu. Yusuf’un güzellikten başka ne suçu var ki?
  • جرم او اینست کو بازست و بس  ** غیر خوبی جرم یوسف چیست پس 
  • Baykuşun yeri yurdu yıkık yerlerdir. Onun için doğana kâfirce kızmadalar.
  • جغد را ویرانه باشد زاد و بود  ** هستشان بر باز زان زخم جهود 
  • Neden o diyarı hatırlıyorsun? Neden padişahın köşkünü, bileğini anıyorsun?
  • که چرا می یاد آری زان دیار  ** یا ز قصر و ساعد آن شهریار 
  • Baykuşların köyünde gevezelik ediyor, buraya bir kargaşalıktır salıyorsun. 960
  • در ده جغدان فضولی می‌کنی  ** فتنه و تشویش در می‌افکنی 
  • Feleğin üstündeki esir bile, yuvamıza haset ederken sen oraya yıkık yer diyor, orayı hor görüyorsun.
  • مسکن ما را که شد رشک اثیر  ** تو خرابه خوانی و نام حقیر 
  • Deli oldun galiba ki baykuşların seni padişah ve başbuğ yapmaları hevesine kapıldın.
  • شید آوردی که تا جغدان ما  ** مر ترا سازند شاه و پیشوا 
  • Vehme, sevdaya kapılıp dönmede, dolaşmada, bu cennete virane adını takmadasın.
  • وهم و سودایی دریشان می‌تنی  ** نام این فردوس ویران می‌کنی