Konuşan, söz söyleyen iki kişi bile birbirinin halinden haberdar olmazsa duvarla kapı, nasıl birbirini anlar, duyar?
چون دو ناطق را ز حال همدگر ** نیست آگه چون بود دیوار و در
Ben, söz söyleyen adamın bile tespihinden gafil olursam gönlüm, sessiz sedasız bir şeyin tespihini nasıl duyar?1500
چون من از تسبیح ناطق غافلم ** چون بداند سبحهی صامت دلم
Sünni, Cebri’nin tespihinden bihaberdir. Cebri’ye de Sünni’nin tespihini eser etmez.
هست سنی را یکی تسبیح خاص ** هست جبری را ضد آن در مناص
Sünni’nin hususi bir tespihi vardır. Fakat Cebri’nin de bunun zıddı olan bir tespihi vardır ki, ona sığınır.
سنی از تسبیح جبری بیخبر ** جبری از تسبیح سنی بی اثر
Bu, “O, sapıktır, yol azıtmıştır” der durur. Hâlbuki onun halinden de haberi yoktur, “Kün” emrinden de!
این همیگوید که آن ضالست و گم ** بیخبر از حال او وز امر قم
O da, “Bunun hakikatten ne haberi var ki” demektedir. Allah takdir etmiş de onları savaşa düşürmüştür.
و آن همی گوید که این را چه خبر ** جنگشان افکند یزدان از قدر
Bu suretle de her birinin aslını meydana çıkarır, bir cinse mensup olmayandan izhar eder.1505
گوهر هر یک هویدا میکند ** جنس از ناجنس پیدا میکند
Herkes kahrı lütuftan ayırt eder, anlar… İster bilgi sahibi olsun, ister cahil, ister aşağılık!
قهر را از لطف داند هر کسی ** خواه دانا خواه نادان یا خسی
Fakat kahır içinde gizli olan lütfu yahut lütuf içinde gizlenmiş bulunan kahrı,
لیک لطفی قهر در پنهان شده ** یا که قهری در دل لطف آمده
Az kişi anlar. Meğerki gönlünde bir can mehengi olan Allah’a mensup bir er olsun.
کم کسی داند مگر ربانیی ** کش بود در دل محک جانیی
Bundan başkaları kahırda gizli olan lütufla, lütufta gizli bulunan kahrı anlayamaz, şüpheye düşerler. Onlar, âdeta yuvalarına bir kanatla uçup ulaşmak isteyen kuşlara benzerler!
باقیان زین دو گمانی میبرند ** سوی لانهی خود به یک پر میپرند
(Başlık yok)
بیان آنک علم را دو پرست و گمان را یک پرست ناقص آمد ظن به پرواز ابترست مثال ظن و یقین در علم
Bilginin iki kanadı vardır, şüpheninse tek. Zan noksandır, uçmaz.1510
علم را دو پر گمان را یک پرست ** ناقص آمد ظن به پرواز ابترست
Tek kanatlı kuş, çabucak baş aşağı düşer. Sonra uçmaya savaşır ama ya iki adımlık bir yer aşabilir, ya birazcık daha fazla.
مرغ یکپر زود افتد سرنگون ** باز بر پرد دو گامی یا فزون
Şüphe kuşu düşe kalka ümit yuvasına tek kanatla uçmaya savaşır.
افت خیزان میرود مرغ گمان ** با یکی پر بر امید آشیان
Fakat şüpheden kurtuldu da bilgi sahibi oldu mu o tek kanatlı kuş, iki kanatlı kesilir. Kanatlarını açar.
چون ز ظن وا رست علمش رو نمود ** شد دو پر آن مرغ یکپر پر گشود
Ondan sonra yüzüstü, eğri büğrü değil, doğru yolda güzelce uçar gider.
بعد از آن یمشی سویا مستقیم ** نه علی وجهه مکبا او سقیم
Cebrail gibi iki kanatlı şüphesiz, hilesiz, kıyl ü kalsiz uçar.1515
با دو پر بر میپرد چون جبرئیل ** بی گمان و بی مگر بی قال و قیل
Bütün âlem, ona “Sen Allah yolundasın, dinin doğru” dese,
گر همه عالم بگویندش توی ** بر ره یزدان و دین مستوی
O onların lâfına güvenmez, o sözlerden gururlanmaz, onun tek canı, onlara çift olmaz.
او نگردد گرمتر از گفتشان ** جان طاق او نگردد جفتشان
Yahut herkes “Sen yol azıtmışsın, kendini dağ sanıyorsun ama bir saman çöpüsün sen” dese,
ور همه گویند او را گمرهی ** کوه پنداری و تو برگ کهی
Onların kınamasına aldırış etmez, onların kininden, hasedinden dertlenmez.
او نیفتد در گمان از طعنشان ** او نگردد دردمند از ظعنشان
Hatta dağla deniz bile söze gelse de “Sen sapıklıkla eş olmuşsun” dese,1520
بلک گر دریا و کوه آید بگفت ** گویدش با گمرهی گشتی تو جفت
Bir zerre bile hayale düşmez, azıcık olsun kınayanların kınamasından elem duymaz.
هیچ یک ذره نیفتد در خیال ** یا به طعن طاعنان رنجورحال
Halkın ululaması ve alıcıların rağbeti yüzünden bir adamın hastalanması ve bir muallimin hikâyesi
مثال رنجور شدن آدمی بوهم تعظیم خلق و رغبت مشتریان بوی و حکایت معلم
Bir mektebin talebesi, hocalarından bıkmışlar, çalışıp çabalamadan usanmışlardı.
کودکان مکتبی از اوستاد ** رنج دیدند از ملال و اجتهاد
Ne yapıp yaparak bir iş becermek, bu suretle de muallimi derde düşürmek için birbirleriyle görüşüp danıştılar.
مشورت کردند در تعویق کار ** تا معلم در فتد در اضطرار
“Hoca hiç hastalanmıyor ki birkaç günceğiz olsun mektebe gelmesin de rahat kalalım;
چون نمیآید ورا رنجوریی ** که بگیرد چند روز او دوریی
Bu hapisten, bu darlıktan, bu çalışıp çabalamadan kurtulalım. Mermer kaya gibi yerinde durup duruyor” dediler.1525
تا رهیم از حبس و تنگی و ز کار ** هست او چون سنگ خارا بر قرار
İçlerinden birisi, en zekileriydi. Bir tedbir düşündü. “Hocam, nasılsın, neden böyle benzin sararmış?
آن یکی زیرکتر این تدبیر کرد ** که بگوید اوستا چونی تو زرد
Hayrola, rengin kaçmış senin… Bu ya hava çarpmasından, ya sıtmadan derim.
خیر باشد رنگ تو بر جای نیست ** این اثر یا از هوا یا از تبیست
Hoca, elbette bu sözden biraz olsun vehme düşer. Sen de bu çeşit sözlerle bana yardım edersin kardeşim.
اندکی اندر خیال افتد ازین ** تو برادر هم مدد کن اینچنین
Mektebin kapısından içeri girer girmez, “ Hayır ola hocam, bu halin ne” dedi.
چون درآیی از در مکتب بگو ** خیر باشد اوستا احوال تو
Vehmi biraz daha artar, akıllı adam bile vehimle delirir gider.1530
آن خیالش اندکی افزون شود ** کز خیالی عاقلی مجنون شود
Üçüncü, dördüncü, beşinci olarak gelenler de bizden sonra bu çeşit sözler söyler, açıklanırlar.
آن سوم و آن چارم و پنجم چنین ** در پی ما غم نمایند و حنین
Otuz çocuk da hep bu sözü söylerse adamı iyice vehim kaplar, iş olur biter” dedi.
تا چو سی کودک تواتر این خبر ** متفق گویند یابد مستقر
Çocukların hepsi de “Aferin zeki çocuk, bahtın daima yaver olsun, Allah sana yardım etsin” dediler.
هر یکی گفتش که شاباش ای ذکی ** باد بختت بر عنایت متکی
Birleşip hiç birisinin bu kavilden, bu karardan dönmeyeceklerine ait kuvvetlice ahdettiler.
متفق گشتند در عهد وثیق ** که نگرداند سخن را یک رفیق
Sonra o zeki çocuk, içlerinden kimsenin bunu söylememesi için hepsine yemin ettirdi.1535
بعد از آن سوگند داد او جمله را ** تا که غمازی نگوید ماجرا
O çocuğun bu tedbiri, hepsinin tedbirinden üstün olmuştu, onun aklı, bütün çocukların aklından ileriydi.
رای آن کودک بچربید از همه ** عقل او در پیش میرفت از رمه
Güzellerin bazıları, nasıl bazılarından üstün, bir kısmı da öbürlerinden aşağıysa insanların akılları da fazla yahut eksiktir.
آن تفاوت هست در عقل بشر ** که میان شاهدان اندر صور
Ahmed, “Erlerin güzelliği, dillerinin altında gizlidir” mealinde bir söz söyledi.
زین قبل فرمود احمد در مقال ** در زبان پنهان بود حسن رجال
İnsanların akılları, yaratılışta farklıdır, fakat Mutezile’ye göre müsavidir, artıklık, eksiklik, bilgi tahsilinden ileri gelir
عقول خلق متفاوتست در اصل فطرت و نزد معتزله متساویست تفاوت عقول از تحصیل علم است
Akıllardaki aykırılık, yaratılıştadır. Bu hususta Sünnilerin sözünü dilemek, onların hükmünü kabul etmek gerek.
اختلاف عقلها در اصل بود ** بر وفاق سنیان باید شنود
Bu hüküm itizal ehlinin sözlerine aykırıdır. Onlar, “Akıllar yaratılışta aynı derecededir,1540
بر خلاف قول اهل اعتزال ** که عقول از اصل دارند اعتدال
Tecrübe ve öğreniş, aklı çoğaltır, azaltır, bu suretle bir adam, öbüründen daha bilgili olur” derler.
تجربه و تعلیم بیش و کم کند ** تا یکی را از یکی اعلم کند
Bu söz bâtıldır. O zeki çocuk, herhangi ir meslekte tecrübe sahibi değildi ya.
باطلست این زانک رای کودکی ** که ندارد تجربه در مسلکی
Fakat o küçük çocuk, öyle bir tedbirde bulundu ki yüzlerce tecrübe sahibi ihtiyar, o tedbirinin kokusunu bile alamadı.
بر دمید اندیشهای زان طفل خرد ** پیر با صد تجربه بویی نبرد
Zaten yaradılışta olan üstünlük, çalışıp çabalama, düşünüp taşınma ile elde edilen üstünlükten elbette iyidir.
خود فزون آن به که آن از فطرتست ** تا ز افزونی که جهد و فکرتست
Sen söyle, Allah vergisi mi daha iyi, yoksa topal eşeğin rahvan atı taklidi mi?1545
تو بگو دادهی خدا بهتر بود ** یاکه لنگی راهوارانه رود
Çocukların hocayı vehme düşürmeleri
در وهم افکندن کودکان اوستاد را
Ertesi gün oldu. Çocuklar, bu düşünceyle mektebe geldiler.
روز گشت و آمدند آن کودکان ** بر همین فکرت ز خانه تا دکان
Hepsi de dışarıda bu fikri ortaya atan zeki çocuğu bekliyorlardı.
جمله استادند بیرون منتظر ** تا درآید اول آن یار مصر
Çünkü bu tedbirin kaynağı oydu. Baş, daima ayağın reisidir… Ayağı çekip götüren baştır.
زانک منبع او بدست این رای را ** سر امام آید همیشه پای را