Kendi güzelliğinden kendi cilvesinden kendisi sarhoş olmuş. Benimse haberim bile yok… Hâlbuki leğenim, damdan düşmüş, rüsvay olmuş gitmişim” diye karısına kızgın bir halde,1565
او به حسن و جلوهی خود مست گشت ** بیخبر کز بام افتادم چو طشت
Evine gelip kapıyı şiddetle açtı. Çocuklarda hocanın ardından geliyordu.
آمد و در را بتندی وا گشاد ** کودکان اندر پی آن اوستاد
Karısı, “Hayır ola, erken geldin. Allah esirgesin, başına kötü bir şey gelmesin de” dedi.
گفت زن خیرست چون زود آمدی ** که مبادا ذات نیکت را بدی
Hoca dedi ki. “Kör müsün sen? Bir benzime, bir halime baksana. Yabancıların bile derdimle dertleniyor, feryada geliyor.
گفت کوری رنگ و حال من ببین ** از غمم بیگانگان اندر حنین
Sen evimin içinde olduğun halde bana düşmanlığından, bana karşı münafıklıkta bulunduğundan yanıp yakıldığımı, görmüyorsun bile”
تو درون خانه از بغض و نفاق ** مینبینی حال من در احتراق
Kadın, “A hocam, senin bir şeyin yok. Bu endişen manasız ve saçma bir vehimden ibaret” dediyse de,1570
گفت زن ای خواجه عیبی نیستت ** وهم و ظن لاش بی معنیستت
“A kahpe inat mı ediyorsun? Halimde ki kırgınlığı, tir tir titrediğimi görmüyor musun?
گفتش ای غر تو هنوزی در لجاج ** مینبینی این تغیر و ارتجاج
Körsen benim ne cürmüm var? Ben kendi derdime düştüm, bu gussadan perişan bir haldeyim zaten” dedi.
گر تو کور و کر شدی ما را چه جرم ** ما درین رنجیم و در اندوه و گرم
Kadın “ Hocam, ayna getireyim de bak… Benim bir suçum var mı, yalan söylüyor muyum, anla” dediyse de hoca,
گفت ای خواجه بیارم آینه ** تا بدانی که ندارم من گنه
“Git, aynan da batsın, sen de bat. Zaten daima bana buğzetmede, daima bana kin gütmede, benimle inat edip durmadasın sen.
گفت رو مه تو رهی مه آینت ** دایما در بغض و کینی و عنت
Yatağı yay, yorganı getir… Ben yatayım hele… Başım ağırlaştı” dedi.1575
جامهی خواب مرا زو گستران ** تا بخسپم که سر من شد گران
Kadın biraz duraklayınca “Hadi behey düşman senin lâyığın bu laf, durmasana” diye bağırmaya başladı.
زن توقف کرد مردش بانگ زد ** کای عدو زوتر ترا این میسزد
Hocanın, vehminden yatağa, yorgana düşmesi ve hastayım diye vehimlenerek inlemeye başlaması
در جامهی خواب افتادن استاد و نالیدن او از وهم رنجوری
Çocuklar, yeri öpüp “Kerem sahibi, hastalık, senden uzak olsun” dediler.1590
سجده کردند و بگفتند ای کریم ** دور بادا از تو رنجوری و بیم
Mektepten fırlayıp tanelere uçuşan kuşlar gibi evlerine koşuştular.
پس برون جستند سوی خانهها ** همچو مرغان در هوای دانهها
Anneleri kızarak “Bu gün mektep var. Sizse oyuna dalmışsınız” dedi.
مادرانشان خشمگین گشتند و گفت ** روز کتاب و شما با لهو جفت
Özür getirip dediler ki: “Dur hele anne, suç bizim değil, bizim kabahatimiz yok.
عذر آوردند کای مادر تو بیست ** این گناه از ما و از تقصیر نیست
Nasılsa hocamız hastalandı, perişan bir hale geldi”
از قضای آسمان استاد ما ** گشت رنجور و سقیم و مبتلا
Anneleri dedi ki. “Hile, düzen. Siz bir ayran için yüz yalan söylersiniz.1595
مادران گفتند مکرست و دروغ ** صد دروغ آرید بهر طمع دوغ
Hele sabah olsun, hocanıza gideyim de bu hilenin aslını öğreneyim”
ما صباح آییم پیش اوستا ** تا ببینیم اصل این مکر شما
Çocuklar, “Peki, git de doğru mu söylüyoruz, yalan mı, anla” dediler.
کودکان گفتند بسم الله روید ** بر دروغ و صدق ما واقف شوید
Çocukların annelerinin hocayı dolaşmaya gitmeleri
رفتن مادران کودکان به عیادت اوستاد
Sabah olunca anneleri, hocayı dolaşmaya gittiler. Bir de baktılar ki hoca, ağır bir hastalığa tutulmuş, yatmakta.
بامدادان آمدند آن مادران ** خفته استا همچو بیمار گران
Fazla örtündüğü, başını bağladığı, yüzünü kapattığı için kan-tere batmış.
هم عرق کرده ز بسیاری لحاف ** سر ببسته رو کشیده در سجاف
Hafif hafif ah etmekte. Hepsi Lâ havle demeye başladılar.1600
آه آهی میکند آهسته او ** جملگان گشتند هم لا حولگو
“Hayrola hocam, bu baş ağrısı ne? Allah sağlık versin, vallahi hiç haberimiz yok” dediler.
خیر باشد اوستاد این درد سر ** جان تو ما را نبودست زین خبر
Hoca” Benim de haberim yoktu. Bu kahpe oğulları haber verdiler işte,
گفت من هم بیخبر بودم ازین ** آگهم مادر غران کردند هین
Ben çalışıp çabalıyor, kıyl ü kaalle meşgul bulunuyordum, haberim bile yoktu. Meğerse içimde dehşetli bir hastalık varmış” dedi.
من بدم غافل بشغل قال و قیل ** بود در باطن چنین رنجی ثقیل
İnsan, bir işe ciddiyetle koyuldu mu hastalığını göremez, körleşir.
چون بجد مشغول باشد آدمی ** او ز دید رنج خود باشد عمی
Mısır kadınları da Yusuf’un güzelliğine daldılar, haberleri bile olmadı da,1605
از زنان مصر یوسف شد سمر ** که ز مشغولی بشد زیشان خبر
Ellerini, bileklerini paramparça ettiler. Hayrete düşen ruh, ne önü görür, ne ardı!
پاره پاره کرده ساعدهای خویش ** روح واله که نه پس بیند نه پیش
Nice babayiğit erler vardır ki savaşta elleri, ayakları kesilir de,
ای بسا مرد شجاع اندر حراب ** که ببرد دست یا پایش ضراب
Yine savaştan el çekmez, kendini sağlam sanırlar.
او همان دست آورد در گیر و دار ** بر گمان آنک هست او بر قرار
Fakat sonradan görür ki el kesilmiş, bir hayli de kan akmış da haberi bile yok!
خود ببیند دست رفته در ضرر ** خون ازو بسیار رفته بیخبر
Ten, ruhun elbisesine benzer, bu el de ruhun elinin yenidir, bu ayak da ruhun ayağına giydiği mesttir
در بیان آنک تن روح را چون لباسی است و این دست آستین دست روحست واین پای موزهی پای روحست
Bil ki bu ten, elbiseye benzer. Yürü, bu elbiseyi giyeni ara, elbiseye sürünüp durma.1610
تا بدانی که تن آمد چون لباس ** رو بجو لابس لباسی را ملیس
Ruha Allah’ı tevhit etmek hoş gelir. Görünmeyen bir başka el, ayak var.
روح را توحید الله خوشترست ** غیر ظاهر دست و پای دیگرست
Rüyada el, ayak görür, bir şey alır, bir yere gider, birisiyle görüşür, konuşursun ya… Onu hakikat bil saçma zannetme.
دست و پا در خواب بینی و ایتلاف ** آن حقیقت دان مدانش از گزاف
Sen, bedensiz bir bedene sahipsin, gayri canının cisminden çıkacağından korkma.
آن توی که بی بدن داری بدن ** پس مترس از جسم و جان بیرون شدن
Dağda halvet eden dervişin hikâyesi
حکایت آن درویش کی در کوه خلوت کرده بود و بیان حلاوت انقطاع و خلوت و داخل شدن درین منقبت کی انا جلیس من ذکرنی و انیس من استانس بی گر با همهای چو بی منی بی همهای ور بی همهای چو با منی با همهای
”Dağlarda oturan bir derviş vardı. Yalnızlık, onun arkadaşı ve nedimiydi.
بود درویشی بکهساری مقیم ** خلوت او را بود هم خواب و ندیم