Sağda, solda yüzlerce yol, yüzlerce kaçıp kurtulunacak yer vardır da kaza ve kader, gelince hepsi bağlanır, kapanır; kaza ve kader bir ejderhadır” diyordu.
صد ره و مخلص بود از چپ و راست ** از قضا بسته شود کو اژدهاست
Âşığın, kendisini kınayan ve tehdit edenlere cevap vermesi
جواب گفتن عاشق عاذلان را وتهدید کنندگان را
Âşık dedi ki. “Ben, susuzluk hastalığına tutulmuş birisiyim. Biliyorum da… Su beni öldürür.”
گفت من مستسقیم آبم کشد ** گرچه میدانم که هم آبم کشد
Fakat bu hastalığa tutulan, sudan kaçamaz ki… İsterse su onu yüzlerce defa öldürsün, harap etsin!3885
هیچ مستقسقی بنگریزد ز آب ** گر دو صد بارش کند مات و خراب
Elim, karnım şişse bile suya olan aşkım azalmıyor.
گر بیاماسد مرا دست و شکم ** عشق آب از من نخواهد گشت کم
Karnımı görüp bu ne diye sordukları zaman keşke bütün deniz, karnıma aksaydı diyorum.
گویم آنگه که بپرسند از بطون ** کاشکی بحرم روان بودی درون
Bir tuluma benzeyen karnım, isterse su dalgalarından yırtılsın… Ölsem bile ne mutlu bir ölüm!
خیک اشکم گو بدر از موج آب ** گر بمیرم هست مرگم مستطاب
Ben, nerede bir ırmak görsem ah, o ırmak ben olsam diye haset etmekteyim.
من بهر جایی که بینم آب جو ** رشکم آید بودمی من جای او
Elim defe benzese; karnım davul gibi şişse yine gül gibi neşeyle onun sevda davulunu döver dururum.3890
دست چون دف و شکم همچون دهل ** طبل عشق آب میکوبم چو گل
O, Ruhulemin, kanımı dökse yer gibi yudum, yudum kan içerim.
گر بریزد خونم آن روح الامین ** جرعه جرعه خون خورم همچون زمین
Ben yer gibi, karnındaki çocuk gibi kanlar içiyorum… Âşık oldum olalı işim gücüm bu!
چون زمین وچون جنین خونخوارهام ** تا که عاشق گشتهام این کارهام
Geceleri tencere gibi ateş üstünde kaynamakta… Gündüzleri kum gibi akşamlara kadar kan içmekteyim.
شب همیجوشم در آتش همچو دیگ ** روز تا شب خون خورم مانند ریگ
Hileye saptım, o bana kızmıştı, yapmak istediğim şeye mâni oldum, hışmından kaçtım diye nadimim.
من پشیمانم که مکر انگیختم ** از مراد خشم او بگریختم
Söyleyin… Kızgınlıkla bana ne yapmak istiyorsa yapsın. O kurban bayramıdır, âşık da kurbanlık!3895
گو بران بر جان مستم خشم خویش ** عید قربان اوست و عاشق گاومیش
Öküz uyur, istirahat eder, bir şey yerse kurban bayramı için besleniyor demektir.
گاو اگر خسپد وگر چیزی خورد ** بهر عید و ذبح او میپرورد
Beni Musa’nın kurban edilerek ölüyü dirilten öküzü bil. Cüz’lerimin cüz’ü bile hür kişinin hasredilmesine sebeptir.
گاو موسی دان مرا جان دادهای ** جزو جزوم حشر هر آزادهای
Musa’nın öküzü de kurban olmuştu. En küçük cüz’ ü bile bir öldürülmüşe hayat verdi.
گاو موسی بود قربان گشتهای ** کمترین جزوش حیات کشتهای
Öküzün bazı yerleriyle ölüye vurun hitabı geldi; vurdular. O öldürülmüş adam dirildi, fırlayıp kalktı.
برجهید آن کشته ز آسیبش ز جا ** در خطاب اضربوه بعضها
Eğer şu ruhların haşredilmesini istiyorsanız ey ulu kişilerim, bu sözü kesin!3900
یا کرامی اذبحوا هذا البقر ** ان اردتم حشر ارواح النظر
Ben cemaattandım… Öldüm, yetişip gelişen bir varlık, nebat oldum. Nebatken öldüm, hayvan suretinde zuhur ettim.
از جمادی مردم و نامی شدم ** وز نما مردم به حیوان برزدم
Hayvanlıktan da geçtim, hayvanken de öldüm de insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan ne korkayım?
مردم از حیوانی و آدم شدم ** پس چه ترسم کی ز مردن کم شدم
Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler âlemine geçip kol kanat açayım.
حملهی دیگر بمیرم از بشر ** تا بر آرم از ملایک پر و سر
Melek olduktan sonra da ırmağı atlamak, melek sıfatını da terk etmek gerek, “Her, şey fanidir, helâk olur… ancak onun hakikati bakidir.”
وز ملک هم بایدم جستن ز جو ** کل شیء هالک الا وجهه
Bir kere daha melekken kurban olur da o vehme gelmeyen yok mu? İşte o olurum.3905
بار دیگر از ملک قربان شوم ** آنچ اندر وهم ناید آن شوم
Yok olurum, suretlerin hepsini terk ederim de erganun gibi “ Biz, mutlaka geri dönenleriz, ona ulaşanlarız” derim…
پس عدم گردم عدم چون ارغنون ** گویدم که انا الیه راجعون
Ümmet, bunda ittifak etmiştir. Karanlıklarda gizli olan Âbıhayat yok mu? Ölümdür o.
مرگ دان آنک اتفاق امتست ** کاب حیوانی نهان در ظلمتست
Nilüfer gibi ırmağın bu tarafında bit… Susama hastalığına uğrayan adam gibi haris ol, ölümü ara!
همچو نیلوفر برو زین طرف جو ** همچو مستسقی حریص و مرگجو
Susama hastalığına uğrayanın ölümü sudur da yine su arar, su içer durur. Allah, doğrusunu daha iyi bilir.
مرگ او آبست و او جویای آب ** میخورد والله اعلم بالصواب
Ey ayıp ve ar hırkasını giyinen donmuş, üşümüş âşık sen can korkusuyla candan kaçıyorsun.3910
ای فسرده عاشق ننگین نمد ** کو ز بیم جان ز جانان میرمد
Ey karılara bile ayıp ve ar olan kişi, hele bak… onun aşk kılıcının önünde yüz binlerce can, elceğizlerini çırparak ölüme müştak!
سوی تیغ عشقش ای ننگ زنان ** صد هزاران جان نگر دستکزنان
Irmağı gördün ya… Testideki suyu ırmağa döküver. Su, hiç ırmaktan kaçar, çekinir mi?
جوی دیدی کوزه اندر جوی ریز ** آب را از جوی کی باشد گریز
Testideki su, ırmağa döküldü mü ırmakta mahvolur, ırmak kesilir.
آب کوزه چون در آب جو شود ** محو گردد در وی و جو او شود
Vasfı yok olur da zatı kalır… Artık bundan böyle ne kaybolur, ne kötüleşir, pislenir!
وصف او فانی شد و ذاتش بقا ** زین سپس نه کم شود نه بدلقا
Ben de ondan kaçtığım için pişmanım, özrümü bildirmek üzere kendimi onun fidanına astım!”3915
خویش را بر نخل او آویختم ** عذر آن را که ازو بگریختم
Canından el yıkayan o âşığın mâşukuna ulaşması
رسیدن آن عاشق به معشوق خویش چون دست از جان خود بشست
Top gibi başının, yüzünün üstüne kapanıp secdeler ederek gözleri yaşlı bir halde Sad-ı Cihan’ın huzuruna gitti.
همچو گویی سجده کن بر رو و سر ** جانب آن صدر شد با چشم تر
Herkes, acaba onu yakacak mı, asacak mı diye başını havaya dikmiş bekliyordu.
جمله خلقان منتظر سر در هوا ** کش بسوزد یا برآویزد ورا
Sadr-ı Cihan, işte o vakit zaman, talihsiz kişilere ne gösterirse bu bir avuç ahmağa onu gösterdi.
این زمان این احمق یک لخت را ** آن نماید که زمان بدبخت را
İşten anlamayan ahmak, pervane gibi alevi nur sandı, ahmakçasına aleve atıldı, canından oldu.
همچو پروانه شرر را نور دید ** احمقانه در فتاد از جان برید
Fakat aşk mumu, o muma benzemez ki. Aşk, aydınlıklar içindeki aydınlıklar aydınlığıdır.3920
لیک شمع عشق چون آن شمع نیست ** روشن اندر روشن اندر روشنیست
O ateşli mumların aksine bir şeydir. Ateş gibi görünür ama baştanbaşa nurdur, güzellikten, hoşluktan ibarettir.
او به عکس شمعهای آتشیست ** مینماید آتش و جمله خوشیست
Âşık öldüren mescidle ölümünü arayıp hiçbir şeye aldırış etmeyerek orada konuklayan âşık
صفت آن مسجد کی عاشقکش بود و آن عاشق مرگجوی لا ابالی کی درو مهمان شد
Ey izi, tozu güzel, bir hikâye söyleyeyim, dinle:
یک حکایت گوش کن ای نیکپی ** مسجدی بد بر کنار شهر ری
Rey şehrinin kıyısında bir mescit vardı.
هیچ کس در وی نخفتی شب ز بیم ** که نه فرزندش شدی آن شب یتیم
Hiç kimse yoktu ki orada gecelesin, yatsın da korkudan ödü patlayıp ölmesin; oğlu o gece yetim kalmasın.
بس که اندر وی غریب عور رفت ** صبحدم چون اختران در گور رفت
Ona nice aç, çıplak garip gitti… Hepsi de sabah çağı yıldızlar gibi battı, mezara girdi!3925
خویشتن را نیک ازین آگاه کن ** صبح آمد خواب را کوتاه کن
Sen de bunu iyice anla, kendine gel. Sabah geldi çattı, uykuyu bırak artık!
هر کسی گفتی که پریانند تند ** اندرو مهمان کشان با تیغ کند
Herkes, orada kuvvetli periler var, orada konaklayanları kör kılıçla kesip öldürüyorlar derdi.
آن دگر گفتی که سحرست و طلسم ** کین رصد باشد عدو جان و خصم
Bazıları sihir ve tılsım var. Düşmanın canını almak için gözetip durmada diyordu.
آن دگر گفتی که بر نه نقش فاش ** بر درش کای میهمان اینجا مباش
Bazı kimseler, kapısına açıkça “Ey konuk, burada kalma. Canına kastın yoksa geceyi burada geçirme, burada yatıp uyuma. Yoksa ölüm sana pusu kurar” diye yazalım demekteydi.
شب مخسپ اینجا اگر جان بایدت ** ورنه مرگ اینجا کمین بگشایدت
Bir diğeri de derdi ki. “Geceleri kilitleyin de bilmeyen bir adam girip kalmasın!”3930
وان یکی گفتی که شب قفلی نهید ** غافلی کاید شما کم ره دهید
Mescide konuk gelmesi
مهمان آمدن در آن مسجد
Nihayet bir gece vakti mescide bir konuk geldi… Mescidin o aşılacak şöhretini o da duymuştu.
تا یکی مهمان در آمد وقت شب ** کو شنیده بود آن صیت عجب
Bir tecrübe etmek istiyordu. Çünkü hem pek yiğitti, hem de canından bezmişti, hayatına doymuştu.
از برای آزمون میآزمود ** زانک بس مردانه و جان سیر بود