English    Türkçe    فارسی   

1
1056-1065

  • ز آن سبب کاندر شدن او ماند دیر ** خاک را می‌‌کند و می‌‌غرید شیر
  • Aslan, tavşan gecikti diye pençesiyle toprağı kazmakta, kükremekteydi:
  • گفت من گفتم که عهد آن خسان ** خام باشد خام و سست و نارسان‌‌
  • “Ben, o alçakların ahdi hamdır, ham, ahitleri kötüdür, sözlerinde durmazlar demiştim.
  • دمدمه‌‌ی ایشان مرا از خر فگند ** چند بفریبد مرا این دهر چند
  • Onların gürültüleri beni yaya bıraktı. Bu felek beni ne vakte kadar aldatacak, ne vakte kadar?
  • سخت درماند امیر سست ریش ** چون نه پس بیند نه پیش از احمقیش‌‌
  • Tedbirsiz emir, adamakıllı âciz kalır. Çünkü ahmaklığından dolayı ne önünü görür, ne ardını!” dedi.
  • راه هموار است و زیرش دامها ** قحط معنی در میان نامها 1060
  • Yol düzgün ama altında tuzaklar var. Yazının tarzı hoş ama içinde mana kıt.
  • لفظها و نامها چون دامهاست ** لفظ شیرین ریگ آب عمر ماست‌‌
  • Sözler, yazılar, tuzaklara benzer. Tatlı sözler, bizim ömrümüzün kumudur.
  • آن یکی ریگی که جوشد آب ازو ** سخت کمیاب است رو آن را بجو
  • İçinde su kaynayan kum pek az bulunur; yürü, onu ara!
  • منبع حکمت شود حکمت طلب ** فارغ آید او ز تحصیل و سبب‌‌
  • Hikmet arayan hikmet kaynağı olur, tahsilden ve sebeplere teşebbüsten kurtulur.
  • لوح حافظ لوح محفوظی شود ** عقل او از روح محظوظی شود
  • Bilgileri hıfzeden levh, bir Levh-i Mahfuz olur; aklı ruhtan nasiplenir, feyz alır.
  • چون معلم بود عقلش ز ابتدا ** بعد از این شد عقل شاگردی و را 1065
  • Önce aklı hoca iken, sonra akıl ona şakirt olur.