English    Türkçe    فارسی   

1
1145-1154

  • عمر همچون جوی نو نو می‌‌رسد ** مستمری می‌‌نماید در جسد 1145
  • Ömür su gibi yeniden yeniye akıp gider. Fakat cesette bir daimîlik gösterir.
  • آن ز تیری مستمر شکل آمده ست ** چون شرر کش تیز جنبانی به دست‌‌
  • Elinde hızlı hızlı oynattığın ucu ateşli bir sopa nasıl upuzun ve tek bir ateş hattı gibi görünürse ömür de pek çabuk akıp geçtiğinden daimî bir şekilde görünür.
  • شاخ آتش را بجنبانی به ساز ** در نظر آتش نماید بس دراز
  • Ateşli çöpü sallasan ateş gözüne upuzun görünür.
  • این درازی مدت از تیزی صنع ** می‌‌نماید سرعت انگیزی صنع‌‌
  • Bu ömür uzunluğunu da Tanrı’nın tez tez halk etmesindendir. Tanrı’nın yeniden yeniye ve süratle halk etmesi, ömrü öyle uzun e daimî gösterir.
  • طالب این سر اگر علامه‌‌ای است ** نک حسام الدین که سامی نامه‌‌ای است‌‌
  • Bu sırrı bilmek isteyen, pek büyük ve derin bir âlim bile olsa (kendiliğinden bilemez, ona de ki: işte Husâmeddin buracıktadır. O yüce bir kitaptır ondan öğren)
  • رسیدن خرگوش به شیر و خشم شیر بر وی‌‌
  • Tavşanın aslan huzuruna gelmesi, aslanın ona kızması
  • شیر اندر آتش و در خشم و شور ** دید کان خرگوش می‌‌آید ز دور 1150
  • Aslanın kızgınlığı arttı, titizlendi. Baktı ki tavşan, uzaktan geliyor.
  • می‌‌دود بی‌‌دهشت و گستاخ او ** خشمگین و تند و تیز و ترش رو
  • Korkusuz ve çalımlı bir tavırla hiddetli, titiz, kızgın, suratı asık bir halde koşmakta.
  • کز شکسته آمدن تهمت بود ** وز دلیری دفع هر ریبت بود
  • Çünkü müteessir ve zebun bir halde gelişten suçluluk anlaşılır. Ama cesurluk her türlü şüpheyi giderir.
  • چون رسید او پیشتر نزدیک صف ** بانگ بر زد شیرهای ای ناخلف‌‌
  • Aslanın hizasına yaklaşıp ilerleyince aslan bağırdı: “Bire adam evlâdı olmayan!
  • من که گاوان را ز هم بدریده‌‌ام ** من که گوش پیل نر مالیده‌‌ام‌‌
  • Ben ki filleri parça parça etmişim; ben ki erkek aslanların kulağını burmuşum;