English    Türkçe    فارسی   

1
148-157

  • و اندر آن شهر از قرابت کیستت ** خویشی و پیوستگی با چیستت‌‌
  • O memlekette akrabandan kimler var? Kime yakınsınız; neye bağlısın?
  • دست بر نبضش نهاد و یک به یک ** باز می‌‌پرسید از جور فلک‌‌
  • Elini kızın nabzına koyup birer birer felekten çektiği cevir ve meşakkati soruyordu.
  • چون کسی را خار در پایش جهد ** پای خود را بر سر زانو نهد 150
  • Bir adamın ayağına diken batınca ayağını dizi üstüne kor.
  • وز سر سوزن همی‌‌جوید سرش ** ور نیابد می‌‌کند با لب ترش‌‌
  • İğne ucu ile diken başını arar durur, bulamazsa orasını dudağı ile ıslatır.
  • خار در پا شد چنین دشوار یاب ** خار در دل چون بود واده جواب‌‌
  • Ayağa batan dikeni bulmak, bu derece müşkül olursa, yüreğe batan diken nicedir? Cevabını sen ver!
  • خار در دل گر بدیدی هر خسی ** دست کی بودی غمان را بر کسی‌‌
  • Her çer çöp (mesabesinde olan,) gönül dikenini göreydi gamlar, kederler; herkese el uzatabilir miydi?
  • کس به زیر دم خر خاری نهد ** خر نداند دفع آن بر می‌‌جهد
  • Bir kişi, eşeğin kuyruğu altına diken kor. Eşek onu oradan çıkarmasını bilmez, boyuna çifte atar.
  • بر جهد و ان خار محکمتر زند ** عاقلی باید که خاری بر کند 155
  • Zıplar, zıpladıkça da diken daha kuvvetli batar. Dikeni çıkarmak için akıllı bir adam lâzım.
  • خر ز بهر دفع خار از سوز و درد ** جفته می‌‌انداخت صد جا زخم کرد
  • Eşek, dikeni çıkarabilmek için can acısı ile çifte atar durur ve yüz yerini daha yaralar.
  • آن حکیم خارچین استاد بود ** دست می‌‌زد جا به جا می‌‌آزمود
  • O diken çıkaran hekim, üstattı. Halayığın her tarafına elini koyup muayene ediyordu.