English    Türkçe    فارسی   

1
1709-1718

  • عاشق رنج است نادان تا ابد ** خیز لا أقسم بخوان تا فی کبد
  • Cahil insan ilelebet mihnete âşıktır. Kalk, “Fî kebed” e kadar “Lâ uksimü” yü oku!
  • از کبد فارغ بدم با روی تو ** وز زبد صافی بدم در جوی تو 1710
  • Senin yüzünü gördüm de mihnetten kurtuldum; senin ırmağında köpükten, tortudan arındım.
  • این دریغاها خیال دیدن است ** وز وجود نقد خود ببریدن است‌‌
  • Bu eyvah demeler, bu acınmalar onu görmek, peşin ve elde olan kendi varlığından kesilmek hayaliyledir.
  • غیرت حق بود و با حق چاره نیست ** کو دلی کز حکم حق صد پاره نیست‌‌
  • (Bu kuşun ölümüne sebep) Tanrı’nın gayreti (kıskanması) idi. Hakk’ın hükmüne çare bulunmaz. Nerede bir gönül ki Tanrı’nın hükmünden yüz parça olmamış olsun!
  • غیرت آن باشد که او غیر همه ست ** آن که افزون از بیان و دمدمه ست‌‌
  • Gayret (kıskançlık) de her şeyden gayrı olan; vasfı söze ve sese sığmayan Tanrı gayretidir (kendisinden başka her şeyi kıskanır).
  • ای دریغا اشک من دریا بدی ** تا نثار دل بر زیبا بدی‌‌
  • Ah keşke gözyaşım deniz olsaydı da o güzel dilberimin yoluna saçaydım!
  • طوطی من مرغ زیرکسار من ** ترجمان فکرت و اسرار من‌‌ 1715
  • Benim dudum, benim anlayışlı kuşum; düşüncelerimin, sırlarımın tercümanı!
  • هر چه روزی داد و ناداد آیدم ** او ز اول گفته تا یاد آیدم‌‌
  • Rızkını vereyim, vermeyeyim... Benim enisimdi. İlk söylenen sözlerden onu hatırlarım benimle ezelî bir âşinadır.
  • طوطیی کاید ز وحی آواز او ** پیش از آغاز وجود آغاز او
  • O öyle bir duduydu ki sesi, vahiden gelirdi; varlığı varlık meydana gelmeden önceydi.
  • اندرون تست آن طوطی نهان ** عکس او را دیده تو بر این و آن‌‌
  • O dudu, senin içinde gizlidir. Sen, şunda bunda onun aksini görmüşsün.