English    Türkçe    فارسی   

1
1881-1890

  • این قدر ارشاد تو بخشیده‌‌ای ** تا بدین بس عیب ما پوشیده‌‌ای‌‌
  • Bu kadarcık irşat kudretini de sen bağışladın, şimdiye kadar nice ayıplarımızı örttün.
  • قطره‌‌ای دانش که بخشیدی ز پیش ** متصل گردان به دریاهای خویش‌‌
  • Ezelde bağışladığın irfan katrasını, denizlerine ulaştır.
  • قطره‌‌ای علم است اندر جان من ** وارهانش از هوا وز خاک تن‌‌
  • Canımdaki, bir katra ilimden ibarettir; onu ten havasından, ten toprağından kurtar!
  • پیش از آن کاین خاکها خسفش کنند ** پیش از آن کاین بادها نشفش کنند
  • Bu topraklar, onu örtmeden; bu rüzgârlar, onu kurutmadan önce sen halâs et!
  • گر چه چون نشفش کند تو قادری ** کش از ایشان واستانی واخری‌‌ 1885
  • Gerçi rüzgârlar, onu kurutsa, mahvetse bile sen, onlardan tekrar kurtarmağa ve almağa kâdirsin.
  • قطره‌‌ای کاو در هوا شد یا که ریخت ** از خزینه‌‌ی قدرت تو کی گریخت‌‌
  • Havaya giden yahut yere dökülen katra, senin kudret hazinenden nasıl kaçabilir?
  • گر در آید در عدم یا صد عدم ** چون بخوانیش او کند از سر قدم‌‌
  • Yok olsa yahut yokluğun yüz kat dibine girse bile sen onu çağırınca başını ayak yapıp koşar.
  • صد هزاران ضد ضد را می‌‌کشد ** بازشان حکم تو بیرون می‌‌کشد
  • Yüzbinlerce zıt, zıddını mahveder; sonra senin emrin yine onları varlık âlemine getirir.
  • از عدمها سوی هستی هر زمان ** هست یا رب کاروان در کاروان‌‌
  • Aman ya Rabbi! Her an yokluk âleminden varlık âlemine katar katar yüz binlerce kervan gelip durmakta!
  • خاصه هر شب جمله افکار و عقول ** نیست گردد غرق در بحر نغول‌‌ 1890
  • Hele her gece, bütün ruhlar, bütün akıllar, o uçsuz bucaksız derin denizde batar, yok olurlar.