English    Türkçe    فارسی   

1
2139-2148

  • حلقه‌‌ی کوران به چه کار اندرید ** دیدبان را در میانه آورید
  • Ey körler güruhu! Ne iştesiniz, ne yapıyorsunuz? Aranıza bir gören kişi alın!
  • دامن او گیر کاو دادت عصا ** در نگر کادم چها دید از عصی‌‌ 2140
  • Sen de sana sopa verenin eteğini tut. Bak bir kere Âdem Peygamber istidlâl ve isyan yüzünden neler çekti?
  • معجزه‌‌ی موسی و احمد را نگر ** چون عصا شد مار و استن با خبر
  • Mûsâ ve Muhammed’in mucizelerine dikkat et. Sopa nasıl yılan şekline girdi, direk nasıl irfan sahibi oldu?
  • از عصا ماری و از استن حنین ** پنج نوبت می‌‌زنند از بهر دین‌‌
  • Sopa yılan şekline girdi, direkten de inilti duyuldu. Bu mucizeleri, dini izhar için günde beş kere ilân ederler.
  • گرنه نامعقول بودی این مزه ** کی بدی حاجت به چندین معجزه‌‌
  • Bu din lezzeti eğer akla aykırı olmasaydı bunca mucizeye hacet var mıydı?
  • هر چه معقول است عقلش می‌‌خورد ** بی‌‌بیان معجزه بی‌‌جر و مد
  • Akıl akla uygun olan her şeyi; mucizesiz, keşmekeşsiz kabul eder.
  • این طریق بکر نامعقول بین ** در دل هر مقبلی مقبول بین‌‌ 2145
  • Bu bâkir yolu, akla aykırı (akıl hududundan hariç, kıyas ve istidlâle sığmaz) gör ve bu görüş, her devlet sahibine makbuldür; buna da dikkat et.
  • همچنان کز بیم آدم دیو و دد ** در جزایر در رمیدند از حسد
  • Şeytanlarla canavarlar, nasıl insan korkusundan ve hasetlerinden ürküp adalara, ıssız yerlere kaçtılarsa,
  • هم ز بیم معجزات انبیا ** سر کشیده منکران زیر گیا
  • Münkirler de Peygamberlerin mucizelerinden korkup başlarını otların içlerine sokmuşlar.
  • تا به ناموس مسلمانی زی‌‌اند ** در تسلس تا ندانی که کی‌‌اند
  • Bu suretle müslümanlık ediyle anılarak yaşamak, kim olduklarını, ne inanışta bulunduklarını sana bildirmemek istemişlerdir.