English    Türkçe    فارسی   

1
2329-2338

  • چون که عقل تو عقیله‌‌ی مردم است ** آن نه عقل است آن که مار و کژدم است‌‌
  • Aklın, insanlara ayak kösteği olunca o akıl, akıl değildir, yılan ve akreptir.
  • خصم ظلم و مکر تو الله باد ** فضل و عقل تو ز ما کوتاه باد 2330
  • Senin hile ve zulmünün hasmı Allah olsun; hile elin bize uzanmasın!
  • هم تو ماری هم فسون‌‌گر ای عجب ** مارگیر و ماری ای ننگ عرب‌‌
  • Ne şaşılacak şey ki sen hem yılansın, hem afsuncu... Ey Arap, sen yılansın, hem de çirkin yılan!
  • زاغ اگر زشتی خود بشناختی ** همچو برف از درد و غم بگداختی‌‌
  • Eğer karga kendi çirkinliğini anlasaydı, derdinden kar gibi erirdi.
  • مرد افسونگر بخواند چون عدو ** او فسون بر مار و مار افسون بر او
  • Afsuncu düşman gibi, yılana afsun okur, yılan da onu afsunlar.
  • گر نبودی دام او افسون مار ** کی فسون مار را گشتی شکار
  • Yılanın afsunu, yılancıya tuzak olmasaydı yılanın afsununa aldanır, onunla meşgul olur muydu?
  • مرد افسونگر ز حرص کسب و کار ** در نیابد آن زمان افسون مار 2335
  • Afsuncu, kazanç hırsına düşünce yılanın kendisini afsunladığını anlamaz.
  • مار گوید ای فسون‌‌گر هین و هین ** آن خود دیدی فسون من ببین‌‌
  • Yılan “ Ey afsuncu, kendine gel. Kendi hünerini gördün, bir de benim afsunumu gör!
  • تو به نام حق فریبی مر مرا ** تا کنی رسوای شور و شر مرا
  • Sen beni Hak’kın adıyla afsunladın, bu suretle de beni halka rüsvay etmek istedin.
  • نام حقم بست نه آن رای تو ** نام حق را دام کردی وای تو
  • Beni Hak’kın adı bağladı, senin tedbirin değil. Hakk’ın adını tuzak yaptın, yazıklar olsun sana!