English    Türkçe    فارسی   

1
2568-2577

  • پیر خر نی جمله گشته پیر خر ** از ریای چشم و گوش همدگر
  • Birbirlerine görünmek ve duyulmak kaygısı ile hür ihtiyar olmadılar, kart eşek oldular.
  • از بهشت آورد یزدان بردگان ** تا نمایدشان سقر پروردگان‌‌
  • Tanrı cehennemlikleri göstermek üzere dünyaya cennetten kullar getirdi...”
  • در معنی آن که مرج البحرين يلتقیان بينهما برزخ لا يبغیان
  • Tanrı iki deniz yarattı,birbirlerine kavuştukları halde aralarında bir perde vardır,birbirlerine karışmazlar“ âyetlerinin mânası
  • اهل نار و خلد را بین هم دکان ** در میانشان برزخ لا یبغیان‌‌ 2570
  • Cehennemlikler, cennetlikler bir dükkânda otururlar. Aralarında bir perde vardır, birbirlerine karışmazlar.
  • اهل نار و اهل نور آمیخته ** در میانشان کوه قاف انگیخته‌‌
  • Nâr ehliyle nur ehli, görünüşte karışıktır ama aralarında Kaf dağı çekilmiştir.
  • همچو در کان خاک و زر کرد اختلاط ** در میانشان صد بیابان و رباط
  • Bunlar, madende toprakla altının birbirine karışmasına benzerler. Toprakla altın karışıktır ama aralarında yüzlerce ova, yüzlerce konak var!
  • همچنان که عقد در در و شبه ** مختلط چون میهمان یک شبه‌‌
  • Bu, bir dizide hakikî inci ile yalancı incinin bir gecelik konuk gibi misafir olmasına benzer.
  • بحر را نیمیش شیرین چون شکر ** طعم شیرین رنگ روشن چون قمر
  • Denizin yarısı şeker gibi tatlı, lezzetli, rengi ay gibi parlak;
  • نیم دیگر تلخ همچون زهر مار ** طمع تلخ و رنگ مظلم قیروار 2575
  • Diğer yarısı, yılan zehiri gibi acı,lezzetsiz, rengi de katran gibi kara.
  • هر دو بر هم می‌‌زنند از تحت و اوج ** بر مثال آب دریا موج موج‌‌
  • Cennetlikle cehennemlik olanlar da deniz gibi alttan üstten, dalgalanıp dururlar.
  • صورت بر هم زدن از جسم تنگ ** اختلاط جانها در صلح و جنگ‌‌
  • Dar ve küçük bir cisimden dalgaların birbiri ardınca zuhuru da canların barışta, savaşta birbirlerine karışmalarına benzer.