English    Türkçe    فارسی   

1
283-292

  • او گمان برده که من کژدم چو او ** فرق را کی داند آن استیزه رو
  • O, “Bende onun gibi yaptım” sanır. O inatçı mahlûk aradaki farkı nereden bilecek?
  • این کند از امر و او بهر ستیز ** بر سر استیزه رویان خاک ریز
  • Bu emirden dolayı yapar, o, inat ve savaş için. İnatçı kişilerin başlarına toprak saç!
  • آن منافق با موافق در نماز ** از پی استیزه آید نی نیاز 285
  • O münafık; muvafıkla beraber, inat ve taklide uyup namaza durur; niyaz ve tazarru için değil.
  • در نماز و روزه و حج و زکات ** با منافق مومنان در برد و مات‌‌
  • Müminler; namazda, oruçta, hacda, zekâtta münafıkla kazanıp kaybetmektedirler.
  • مومنان را برد باشد عاقبت ** بر منافق مات اندر آخرت‌‌
  • Müminler için nihayet kazanç vardır, münafığa da ahirette mat olma.
  • گر چه هر دو بر سر یک بازی‌‌اند ** هر دو با هم مروزی و رازی‌‌اند
  • İkisi de bir oyun başındaysa da birbirlerine nispetle aralarında ne kadar fark var; biri Merv’li öbürü Rey’li!
  • هر یکی سوی مقام خود رود ** هر یکی بر وفق نام خود رود
  • Her biri, kendi makamına gider, her biri kendi adına uygun olarak yürür.
  • مومنش خوانند جانش خوش شود ** ور منافق تیز و پر آتش شود 290
  • Onu mümin diye çağırırlar, ruhu hoşlanır. Münafık derlerse sertleşir, ateş kesilir.
  • نام او محبوب از ذات وی است ** نام این مبغوض از آفات وی است‌‌
  • Onun adı, zatı yüzünden sevgilidir. Bunun adının sevilmemesi, afetleri yüzünden, nifakla sıfatlanmış olan zatından dolayıdır.
  • میم و واو و میم و نون تشریف نیست ** لفظ مومن جز پی تعریف نیست‌‌
  • Mim, vav, mim ve nun harflerinde bir yücelik yoktur. Mümin sözü ancak tarif içindir.