English    Türkçe    فارسی   

1
2833-2842

  • باز استادی که او محو ره است ** جان شاگردش از او محو شه است‌‌
  • Hakikat yolunda mahvolan üstadın talebesi ise üstadının sayesinde padişahta mahvolur, yokluğa erişir.
  • زین همه انواع دانش روز مرگ ** دانش فقر است ساز راه و برگ‌‌
  • Ölüm günü bütün bu bilgiler içinde işe yarayan ve yol azığı olanı da yokluk bilgisidir.
  • حکایت ماجرای نحوی و کشتیبان‌‌
  • Nahivciyle gemici hikâyesi
  • آن یکی نحوی به کشتی درنشست ** رو به کشتیبان نهاد آن خود پرست‌‌ 2835
  • Bir nahiv âlimi, gemiye binmişti. O kendini beğenmiş âlim, yüzünü gemiciye dönüp,
  • گفت هیچ از نحو خواندی گفت لا ** گفت نیم عمر تو شد در فنا
  • “Sen hiç nahiv okudun mu?” demişti. Gemici “hayır” deyince demişti ki : “Yarı ömrün hiçe gitti.”
  • دل شکسته گشت کشتیبان ز تاب ** لیک آن دم کرد خامش از جواب‌‌
  • Gemici bu söze kızdı, gönlü kırıldı. Fakat susup derhal cevap vermedi.
  • باد کشتی را به گردابی فگند ** گفت کشتیبان به آن نحوی بلند
  • Derken rüzgâr gemiyi bir girdaba düşürdü. Gemici, o nahiv âlimine bağırdı:
  • هیچ دانی آشنا کردن بگو ** گفت نی ای خوش جواب خوب رو
  • “ Yüzmeyi bilir misin, söyle!” Nahivci “Bilmem bende yüzgeçlik arama”
  • گفت کل عمرت ای نحوی فناست ** ز آن که کشتی غرق این گردابهاست‌‌ 2840
  • Deyince “Nahiv âlimi, bütün ömrün hiçe gitti. Çünkü gemi bu girdapta batacak.
  • محو می‌‌باید نه نحو اینجا بدان ** گر تو محوی بی‌‌خطر در آب ران‌‌
  • İyi bil burada mahiv bilgisi lâzım, nahiv bilgisi değil. Eğer mahiv bilgisini biliyorsan tehlikesizce denize dal!
  • آب دریا مرده را بر سر نهد ** ور بود زنده ز دریا کی رهد
  • Deniz suyu, ölüyü başında taşır. Fakat denize düşen adam diri olursa nerede kurtulacak?