English    Türkçe    فارسی   

1
2893-2902

  • بت پرستی چون بمانی در صور ** صورتش بگذار و در معنی نگر
  • Surette kalırsan putperestsin. Her şeyin suretini bırak, mânaya bak.
  • مرد حجی همره حاجی طلب ** خواه هندو خواه ترک و یا عرب‌‌
  • Hacca gidersen hac yoldaşı ara. Ama ha Hintli olmuş, ha Türk, ha Arap.
  • منگر اندر نقش و اندر رنگ او ** بنگر اندر عزم و در آهنگ او 2895
  • Onun şekline rengine bakma; azmine ve maksadına bak.
  • گر سیاه است او هم آهنگ تو است ** تو سپیدش خوان که هم رنگ تو است‌‌
  • Rengi kara bile olsa değil mi ki seninle aynı maksadı güdüyor, aynı senin rengindedir, sen ona beyaz de.
  • این حکایت گفته شد زیر و زبر ** همچو فکر عاشقان بی‌‌پا و سر
  • Bu hikâye parça buçuk söylendi (araya sözler karıştı, başka hikâyeler girdi.) Âşıkların işi gibi başsız, ayaksız nakledildi.
  • سر ندارد چون ز ازل بوده ست پیش ** پا ندارد با ابد بوده ست خویش‌‌
  • Fakat hakikatte başı yoktur, ezel gibi evveline evvel bulunmaz. Sonu da yok. Ebedle eş!
  • بلکه چون آب است هر قطره از آن ** هم سر است و پا و هم بی‌‌هردوان‌‌
  • Hattâ su gibidir; her katrası hem baştır, hem ayak… Hem de başsız, ayaksız koşup gider.
  • حاش لله این حکایت نیست هین ** نقد حال ما و تست این خوش ببین‌‌ 2900
  • Haşa, bu hikâye değil, kendine gel! Bizim ve senin bugünkü halimizdir, dikkat et!
  • ز آن که صوفی با کر و با فر بود ** هر چه آن ماضی است لا یذکر بود
  • Kuvvet ve kudret sahibi olan sofilerin yanında geçmiş anılmaz.
  • هم عرب ما هم سبو ما هم ملک ** جمله ما يؤفک عنه من أفک‌‌
  • Arap da biziz, testi de biziz, padişah da biziz, hepsi biziz. Ezelde mahrum olanlar, bunu anlamaktan mahrum kaldılar.