English    Türkçe    فارسی   

1
3373-3382

  • بعد از آن گفت از طبیبان کیست او ** کاو همی‌‌آید به چاره پیش تو
  • Sağır, bundan sonra da “ Tedavi için hekimlerden kim geliyor?” diye sordu.
  • گفت عزراییل می‌‌آید برو ** گفت پایش بس مبارک شاد شو
  • Hasta “ Hadi be, defol, Azrail geliyor!” diye cevap verdi. Sağır “ Ayağı pek kutludur, sevin, neşelen!”dedi.
  • کر برون آمد بگفت او شادمان ** شکر کش کردم مراعات این زمان‌‌ 3375
  • Sağır; şükür, böyle bir zamanda hal hatır sorup komşuluk hakkını gözettim diye sevinerek dışarı çıktı.
  • گفت رنجور این عدوی جان ماست ** ما ندانستیم کاو کان جفاست‌‌
  • Hasta ise “Bu, bizim canımıza düşmanmış, onun cefa madeni olduğunu bilmiyormuşuz” diyordu.
  • خاطر رنجور جویان صد سقط ** تا که پیغامش کند از هر نمط
  • Hatırına yüz türlü kötü şeyler geliyor, ona türlü ,türlü haber göndermeyi kuruyordu.
  • چون کسی کاو خورده باشد آش بد ** می‌‌بشوراند دلش تا قی کند
  • Kötü bir yemek yiyenin o yemeği kusuncaya kadar gönlü bulanır.
  • کظم غیظ این است آن را قی مکن ** تا بیابی در جزا شیرین سخن‌‌
  • İşte hiddeti yenmek budur; onu kusma ki karşılık tatlı sözler duyasın.
  • چون نبودش صبر می‌‌پیچید او ** کاین سگ زن روسپی حیز کو 3380
  • Sabrı olmadığı için hasta kıvranmakta, “ nerede bu kötü sözlü köpek ki.
  • تا بریزم بر وی آن چه گفته بود ** کان زمان شیر ضمیرم خفته بود
  • Söylediklerinin hepsine karşılık vereyim. O zaman tamamı ile hastaydım, aslan gibi olan aklım uyumuştu, hatırıma bir şey gelmedi.
  • چون عیادت بهر دل آرامی است ** این عیادت نیست دشمن کامی است‌‌
  • Hal hatır sorma, gönül almak ve teselli etmek içindir. Halbuki bu, hatır sorma değil, düşmanlık!