English    Türkçe    فارسی   

2
1444-1453

  • وا نماید خونیان دیو را ** وا نماید دام خدعه و ریو را
  • Kanlı şeytanları, hile ve hud’a tuzağını ve şeytanlıkları gösterir.
  • گاو کشتن هست از شرط طریق ** تا شود از زخم دمش جان مفیق‏ 1445
  • Kuyruğunun açacağı yara yüzünden can kurtulsun diye öküz kesmek, yol şartlarındandır.
  • گاو نفس خویش را زوتر بکش ** تا شود روح خفی زنده و بهش‏
  • Sen de tez öküz nefsi tepele de gizli ruh dirilsin, akıllansın.
  • رجوع به حکایت ذو النون‏
  • BASLIK YOK
  • چون رسیدند آن نفر نزدیک او ** بانگ بر زد هی کیانید اتقوا
  • Onlar, ahvali anlamak üzere Zünnun’un yanına yaklaşınca Zünnun onlara bağırdı: “Hey, kimlersiniz? Sakının!”
  • با ادب گفتند ما از دوستان ** بهر پرسش آمدیم اینجا به جان‏
  • Onlar, edepli, edepli “ Biz dostlardanız. Buraya canla başla hal hatır sormak için geldik.
  • چونی ای دریای عقل ذو فنون ** این چه بهتان است بر عقلت جنون‏
  • Nasılsın ey hünerli, marifetli akıl denizi? Akıllı olduğun halde niye kendini deli gösteriyorsun, bu ne bühtan?
  • دود گلخن کی رسد در آفتاب ** چون شود عنقا شکسته از غراب‏ 1450
  • Güneşe külhanın dumanı erişir mi? Anka, kargaya zebun olur mu?
  • وامگیر از ما بیان کن این سخن ** ما محبانیم با ما این مکن‏
  • Bizden çekinme, şunu anlat. Biz seni sevenleriz. Bize bu işi etme.
  • مر محبان را نشاید دور کرد ** یا به رو پوش و دغل مغرور کرد
  • Sevenleri, kendinden uzaklaştırmak yaraşmaz. Onlardan işi gizlemek onları hileyle aldatmak doğru değildir.
  • راز را اندر میان آور شها ** رو مکن در ابر پنهانی مها
  • Padişahım, sırrı açığa vur. Ey ay yüzlü, yüzünü bulutla gizleme.