English    Türkçe    فارسی   

2
1548-1557

  • عاقبت بین است عقل از خاصیت ** نفس باشد کاو نبیند عاقبت‏
  • Aklın hassası, işin sonunu görmektir. Akıbeti görmeyen akıl, nefistir.
  • عقل کاو مغلوب نفس او نفس شد ** مشتری مات زحل شد نحس شد
  • Nefse mağlûp olan akıl, nefis haline gelmiştir. Müşteri, Zuhal tesiri altında kalırsa Zuhalleşir.
  • هم درین نحسی بگردان این نظر ** در کسی که کرد نحست درنگر 1550
  • Sen bu yomsuzluk içinde gözünü döndür de sana bu nuhuseti verene bak!
  • آن نظر که بنگرد این جر و مد ** او ز نحسی سوی سعدی نقب زد
  • Bu cezirle meddi gören kişi, yomsuzluktan kurtulur, saadete erer.
  • ز آن همی‏گرداندت حالی به حال ** ضد به ضد پیدا کنان در انتقال‏
  • Allah, bir halden bir hale döndürme esnasında her şeyi zıddıyla meydana çıkararak seni halden hale döndürür durur.
  • تا که خوفت زاید از ذات الشمال ** لذت ذات الیمین یرجی الرجال‏
  • Bu suretle de Eshabı Şimalden olmaktan korkar durur, erler gibi de Eshabı Yemin’in lezzetini umarsın.
  • تا دو پر باشی که مرغ یک پره ** عاجز آید از پریدن ای سره‏
  • Bir yandan korkuya, bir yandan ümide düştün mü iki kanadın olur. Bir kanatlı kuş kat’iyen uçamaz, âcizdir.
  • یا رها کن تا نیایم در کلام ** یا بده دستور تا گویم تمام‏ 1555
  • Ya beni bırak, hiç söylemeyeyim yahut da izin ver tamamıyla söyleyeyim.
  • ور نه این خواهی نه آن فرمان تراست ** کس چه داند مر ترا مقصد کجاست‏
  • Yoksa ne bunu istiyor, ne onu istiyorsan yine ferman senin. Kim ne bilir ki maksadın ne, muradın nerede?
  • جان ابراهیم باید تا به نور ** بیند اندر نار فردوس و قصور
  • Can, İbrahim canı olmalı ki nuruyla ateş içinde cennetler, köşkler görsün.