English    Türkçe    فارسی   

2
1611-1620

  • ذره‏ای ز آن آفتاب آرد پیام ** آفتاب آن ذره را گردد غلام‏
  • Bir zere bile o güneşten haber verir ve güneş; o zerreye kul, köle kesilir.
  • قطره‏ای کز بحر وحدت شد سفیر ** هفت بحر آن قطره را باشد اسیر
  • Birlik denizinin elçisi olan katraya yedi deniz esir olur.
  • گر کف خاکی شود چالاک او ** پیش خاکش سر نهد افلاک او
  • Bir avuç toprak bile onun yüzünden çevikleşirse felekler, o, bir avuç toprağın önüne baş koyar.
  • خاک آدم چون که شد چالاک حق ** پیش خاکش سر نهند املاک حق‏
  • Âdemin toprağı Allahtan çevikleşince Allah melekleri o toprağın önünde secde ettiler.
  • السماء انشقت آخر از چه بود ** از یکی چشمی که خاکی بر گشود 1615
  • Göğün yarılması nedendi? Toprakla olan münasebeti kaldıran, müşkülleri halleden bir gözden.
  • خاک از دردی نشیند زیر آب ** خاک بین کز عرش بگذشت از شتاب‏
  • Toprak, kesafeti yüzünden suyun dibine gider. Öyle olduğu halde toprağa bak ki çevikleşti, süratle Arşı bile geçti.
  • آن لطافت پس بدان کز آب نیست ** جز عطای مبدع وهاب نیست‏
  • Bil ki o letafet sudan değildir, ancak Verici ve Eşsiz, Örneksiz Yaratıcının ihsanından,.
  • گر کند سفلی هوا و نار را ** ور ز گل او بگذراند خار را
  • Dilerse havayı, ateşi aşağılatır, dilerse dikeni gülden üstün eder.
  • حاکم است و یفعل الله ما یشاء ** کاو ز عین درد انگیزد دوا
  • Allah hükmedicidir, dilediğini yapar. Derdin ta kendisinden deva yaratır.
  • گر هوا و نار را سفلی کند ** تیرگی و دردی و ثقلی کند 1620
  • Havayı, ateşi aşağılatırsa onları karartır, bulandırır, ağırlaştırır.