English    Türkçe    فارسی   

2
1846-1855

  • شب چراغت را فتیل نو بتاب ** پاک دان زینها چراغ آفتاب‏
  • Gece kandiline yeni bir fitil bük, fakat güneş kandilini bunlara muhtaç sanma.
  • رو تو کهگل ساز بهر سقف خان ** سقف گردون را ز کهگل پاک دان‏
  • Yürü, aşevinin damı için samanlı balçık hazırla. Fakat bil ki kâinatın damı, buna muhtaç değil.
  • اه که چون دل دار ما غم سوز شد ** خلوت شب در گذشت و روز شد
  • Ah. Sevgilimiz, gamımızı yakıp mahvedince gece yalnızlığı bile geçti, gündüz oldu.
  • جز به شب جلوه نباشد ماه را ** جز به درد دل مجو دل خواه را
  • Ay, ancak geceleyin cilve eder. Gönlün istediği sevgiliyi gönül derdinden başka bir şey de arama.
  • ترک عیسی کرده خر پرورده‏ای ** لاجرم چون خر برون پرده‏ای‏ 1850
  • Fakat sen, İsa’yı bıraktın da eşeği besledin. Hulâsa eşek gibi perdenin ardında kaldın gitti!
  • طالع عیسی است علم و معرفت ** طالع خر نیست ای تو خر صفت‏
  • Bilgi ve irfan, İsa’nın talihidir, ey eşek sıfatlı, eşeğin talihi değil!
  • ناله‏ی خر بشنوی رحم آیدت ** پس ندانی خر خری فرمایدت‏
  • Eşeğin anırmasını duyar, acırsın. Hâlbuki bilmezsin ki eşek, sana eşeklik telkin ediyor.
  • رحم بر عیسی کن و بر خر مکن ** طبع را بر عقل خود سرور مکن‏
  • İsa’ya acı, eşeğe değil. Tabiatı aklına baş etme.
  • طبع را هل تا بگرید زار زار ** تو از او بستان و وام جان گزار
  • Bırak tabiatını, ağlaya dursun. Sen, ondan al, canın borcunu öde!
  • سالها خربنده بودی بس بود ** ز انکه خربنده ز خر واپس بود 1855
  • Yeter artık yıllarca eşeğe kul oldun. Çünkü eşeğe kul olan, eşeğin ardından gider. “Onları artta bırakın”dan murat nefsindir.