English    Türkçe    فارسی   

2
2169-2178

  • گفت با اینها مرا صد حجت است ** لیک جمع‏اند و جماعت قوت است‏
  • Bahçıvan, kendi kendine “Bunlara karşı söyleyeceğim nice sözler, bunları ilzam için getireceğim yüzlerce deliller var. Fakat bunlar, bir topluluk. Topluluksa kuvvettir,
  • بر نیایم یک تنه با سه نفر ** پس ببرمشان نخست از همدگر 2170
  • Tek başıma bu üç kişinin hakkından gelemem, Önce onları birbirinden ayırmak lâzım.
  • هر یکی را من به سویی افکنم ** چون که تنها شد سبیلش بر کنم‏
  • Her birisini, öbüründen ayırayım. Ondan sonra birer, birer saçlarını, sakallarını yolarım” dedi.
  • حیله کرد و کرد صوفی را به راه ** تا کند یارانش را با او تباه‏
  • Hile edip arkadaşlarıyla arasını açmak üzere önce sofiyi yola vurdu.
  • گفت صوفی را برو سوی وثاق ** یک گلیم آور برای این رفاق‏
  • Sofi gidince öbür iki arkadaşıyla yalnız kaldı.
  • رفت صوفی گفت خلوت با دو یار ** تو فقیهی وین شریف نامدار
  • Sofiye “Eve git, bu arkadaşlar için bir kilim getir” dedi. Fakîhe “Sen fakîhsin, bu da ünlü bir şerif.
  • ما به فتوی تو نانی می‏خوریم ** ما به پر دانش تو می‏پریم‏ 2175
  • Biz, senin fetvanla ekmek yemekte, senin bilgi kanadında uçmaktayız.
  • وین دگر شه زاده و سلطان ماست ** سید است از خاندان مصطفاست‏
  • Bu da bizim şehzademiz, sultanımız. Seyit ve Mustafa’nın soyundan, sopundan.
  • کیست آن صوفی شکم خوار خسیس ** تا بود با چون شما شاهان جلیس‏
  • Bu pisboğaz, bu hasis sofi kim oluyor ki sizin gibi padişahlarla düşüp kalkıyor.
  • چون بیاید مر و را پنبه کنید ** هفته‏ای بر باغ و راغ من زنید
  • Gelince onu savın gitsin. Siz de tam bir hafta benim bahçemde, çayır çimenliğimde kalın.