English    Türkçe    فارسی   

2
2270-2279

  • گفت گر کودک در آید یا زنی ** کاو ندارد عقل و رای روشنی‏ 2270
  • Hatta soran adam “İyi ama ya hiçbir tedbiri, isabetli aklı olmayan bir çocuk yahut kadın gelirse, onunla da meşverette bulunalım mı?” deyince,
  • گفت با او مشورت کن و انچه گفت ** تو خلاف آن کن و در راه افت‏
  • Peygamber, “ Onunla da meşverette bulun, fakat ne derse onun zıddını yap, ona aykırı yola git” dedi.
  • نفس خود را زن شناس از زن بتر ** ز انکه زن جزوی است نفست کل شر
  • Nefsini kadın bil, hatta kadından da beter. Çünkü kadın cüzüdür, nefsinse şerrin küllü!
  • مشورت با نفس خود گر می‏کنی ** هر چه گوید کن خلاف آن دنی‏
  • Nefsinle meşveret edersen o aşağılığın dediğine uyma, aksini yap;
  • گر نماز و روزه می‏فرمایدت ** نفس مکار است مکری زایدت‏
  • Hatta sana namaz kıl, oruç tut diye emretse bile, nefis hilecidir, o emriyle bile sana bir hile kuracaktır.
  • مشورت با نفس خویش اندر فعال ** هر چه گوید عکس آن باشد کمال‏ 2275
  • Yapacağın işte nefsinle meşveret etmek ve ne derse aksini yapmak kemaldir.
  • بر نیایی با وی و استیز او ** رو بر یاری بگیر آمیز او
  • Onunla başa çıkamaz, onun inadına karşı koyamazsın. Yürü, bir dost kazan, onunla uzlaş!
  • عقل قوت گیرد از عقل دگر ** نی شکر کامل شود از نیشکر
  • Akıl, başka bir akıldan kuvvet bulur. Şeker kamışı, şeker kamışından kemal kazanır.
  • من ز مکر نفس دیدم چیزها ** کاو برد از سحر خود تمییزها
  • Ben, nefsimin hilesinden neler gördüm neler. Sihriyle akıl ve temyizi bile giderir!
  • وعده‏ها بدهد ترا تازه به دست ** که هزاران بار آنها را شکست‏
  • Sana yeniden yeniye vaatlerde bulunur da binlerce kere bozar.