English    Türkçe    فارسی   

2
2374-2383

  • چون بماند از خلق گردد او یتیم ** انس حق را قلب می‏باید سلیم‏
  • Birisi, anası babası öldü mü yetim olur. Hak’la ünsiyet için kalb-i selim gerek!
  • چون ز کوری دزد دزدد کاله‏ای ** می‏کند آن کور عمیا ناله‏ای‏ 2375
  • Hırsız, bir körden bir kumaş çaldı mı kör, bilmeden feryada başlar.
  • تا نگوید دزد او را کان منم ** کز تو دزدیدم که دزد پر فنم‏
  • Fakat hırsız ona “Senin malını ben çaldım, ben hilebaz bir hırsızım” demedikçe,
  • کی شناسد کور دزد خویش را ** چون ندارد نور چشم و آن ضیا
  • Kör, hırsızı nereden bilecek? Gözünün nuru, gözünün ışığı yok ki!
  • چون بگوید هم بگیر او را تو سخت ** تا بگوید او علامتهای رخت‏
  • Ama sesini duydun mu onu sımsıkı tut, koy verme de çaldığı şeyleri söylet.
  • پس جهاد اکبر آمد عصر دزد ** تا بگوید که چه دزدیده است مزد
  • Hırsızı yakalayıp, sıkıştırmak, çaldığını çırptığını söyletmek cihadı ekberdir.
  • اولا دزدید کحل دیده‏ات ** چون ستانی باز یابی تبصرت‏ 2380
  • O, önce senin gözünün sürmesini çaldı. Onu elde ettin mi, yine gözlerine nur gelir.
  • کاله‏ی حکمت که گم کرده‏ی دل است ** پیش اهل دل یقین آن حاصل است‏
  • Gönül’ün kayıp malı olan hikmet kumaşı, ehli dilden elde edilir.
  • کوردل با جان و با سمع و بصر ** می‏نداند دزد شیطان را ز اثر
  • Kör olan gönül, canı, kulağı, gözü olsa bile hırsız Şeytan’ın izini bulamaz, onu elde edemez.
  • ز اهل دل جو از جماد آن را مجو ** که جماد آمد خلایق پیش او
  • Şeytanın izini bulmayı, hırsızı elde etmeyi, gönül ehli olanlardan um, bu işi onlardan iste; taştan topraktan değil. Çünkü halk, gönül ehline nispetle taş, topaç gibidir, âdeta cansızdır.