English    Türkçe    فارسی   

2
2471-2480

  • نیک کردند و بجای خویش بود ** سهلتر باشد ز آتش رنج دود
  • İyi de ettiler, tam yerinde bir işti. Dumandan çekilen zahmet ateşe nispetle elbette kolaydır, ehemmiyetsizdir.
  • حد ندارد وصف رنج آن جهان ** سهل باشد رنج دنیا پیش آن‏
  • Ahiret azabını tavsife imkân yoktur. Onun yanın da dünya azabının ehemmiyeti olamaz.
  • ای خنک آن کاو جهادی می‏کند ** بر بدن زجری و دادی می‏کند
  • Ne mutlu o kişiye ki savaşır, çabalar, bedenine azap eder.
  • تا ز رنج آن جهانی وارهد ** بر خود این رنج عبادت می‏نهد
  • O cihanın azabından kurtulsun diye bu azap çekme ibadetine katlanır.
  • من همی‏گفتم که یا رب آن عذاب ** هم در این عالم بران بر من شتاب‏ 2475
  • Ben de, Yarabbi, bana o azabı hemencecik burada çektir de,
  • تا در آن عالم فراغت باشدم ** در چنین درخواست حلقه می‏زدم‏
  • O âlemde rahat edeyim diye dua edip durmaktaydım. İstek kapısının halkasını bu suretle çalışıyordum.
  • این چنین رنجوریی پیدام شد ** جان من از رنج بی‏آرام شد
  • Derken bu hastalığa tutuldum. Canım zahmetten âramsız bir hale düştü.
  • مانده‏ام از ذکر و از اوراد خود ** بی‏خبر گشتم ز خویش و نیک و بد
  • Zikrinden, evradımdan kaldım. Kendimden de haberim yoktu, iyiden, kötüden de.
  • گر نمی‏دیدم کنون من روی تو ** ای خجسته وی مبارک بوی تو
  • Yüzünü görmeseydim; ey kutlu, ey kokusu güzel ve mübarek Peygamber;
  • می‏شدم از دست من یک بارگی ** کردیم شاهانه این غم خوارگی‏ 2480
  • Hayat kaydından tamamıyla sıyrılacaktım. Bana padişaha lütfedip derttaş oldun da bu gamdan kurtardın”