English    Türkçe    فارسی   

2
3380-3389

  • آن پشیمانی و یا رب رفت از او ** شست بر آیینه زنگ پنج تو 3380
  • O pişman oluş, o “Yarabbi” deyiş ondan zail olur, gönül aynasının yüzünü beş kat pas örter.
  • آهنش را زنگها خوردن گرفت ** گوهرش را زنگ کم کردن گرفت‏
  • Paslar, demirini yemeye gevherini yok etmeye başlar.
  • چون نویسی کاغذ اسپید بر ** آن نبشته خوانده آید در نظر
  • Beyaz bir kâğıda yazı yazarsan o yazı, kâğıda bakar bakmaz okunur.
  • چون نویسی بر سر بنوشته خط ** فهم ناید خواندنش گردد غلط
  • Yazılı kâğıda bir yazı yazarsan okunur ama iyi anlaşılmaz, insan yanılabilir.
  • کان سیاهی بر سیاهی اوفتاد ** هر دو خط شد کور و معنیی نداد
  • Çünkü o karalanmış kâğıt üstüne kara yazı yazıldı mı her iki yazı da körleşir, hiçbir manası kalmaz.
  • ور سوم باره نویسی بر سرش ** پس سیه کردی چو جان کافرش‏ 3385
  • O kâğıda üçüncü defa bir şey yazarsan kâfirlerin canı gibi tamamıyla kapkara olur.
  • پس چه چاره جز پناه چاره‏گر ** ناامیدی مس و اکسیرش نظر
  • Şu halde her şeye çare bulan Allah’a sığınmaktan başka ne çare var? Bakırın ümitsizliğine iksir, ancak onun nazarıdır.
  • ناامیدیها به پیش او نهید ** تا ز درد بی‏دوا بیرون جهید
  • Ümitsizlikleri ona arz edin de devasız derdinizden kurtuluverin!”
  • چون شعیب این نکته‏ها با او بگفت ** ز آن دم جان در دل او گل شکفت‏
  • Şuayb ona bu nükteleri söyleyince Şuayb’ın nefesleri yüzünden adamın gönlünde güller açıldı.
  • جان او بشنید وحی آسمان ** گفت اگر بگرفت ما را کو نشان‏
  • Canı, gökyüzünden gelen vahiy sesini duydu. Dedi ki. “ Eğer bizi cezalandırdıysa nişanesi nerede?”