English    Türkçe    فارسی   

2
3589-3598

  • چون ترا یاد آید آن خواب این سخن ** معجز نو باشد و زر کهن‏
  • Bu söz, sana rüyayı hatırlatır. Yeni bir mucize, eski bir altındır.
  • گر چه دعوی می‏نماید این ولی ** جان صاحب واقعه گوید بلی‏ 3590
  • Bu söz, dâva gibi görünür ama rüyayı görenin ruhu” Evet” der. Tasdik eder.
  • پس چو حکمت ضاله‏ی مومن بود ** آن ز هر که بشنود موقن بود
  • Hikmet, müminin kaybolmuş malı olduğundan kimden duysa inanır, kabul eder.
  • چون که خود را پیش او یابد فقط ** چون بود شک چون کند او را غلط
  • Fakat kendisini hikmetin yanında bulursa nasıl şüphe edebilir. Nasıl yanılabilir?
  • تشنه‏ای را چون بگویی تو شتاب ** در قدح آب است بستان زود آب‏
  • Susuz birisine “ Acele et, çabuk, kadehteki suyu al iç” desen,
  • هیچ گوید تشنه کاین دعوی است رو ** از برم ای مدعی مهجور شو
  • Susuz, “Bu bir dâvadan ibaret. Yürü ey davacı benden uzaklaş”
  • یا گواه و حجتی بنما که این ** جنس آب است و از آن ماء معین‏ 3595
  • Yahut “Kadehtekinin su, o içilen güzel, berrak su olduğuna dair bana bir delil göster!” der mi?
  • یا به طفل شیر مادر بانگ زد ** که بیا من مادرم هان ای ولد
  • Ana, süt emer çocuğuna “Gel yavrum, süt em, ben senin ananım” dese,
  • طفل گوید مادرا حجت بیار ** تا که با شیرت بگیرم من قرار
  • Çocuk “Ana, sütünü emersem karnım doyacak mı bir delil göster!” der mi?
  • در دل هر امتی کز حق مزه ست ** روی و آواز پیمبر معجزه ست‏
  • Her ümmetin gönlünde Hak’tan bir tat vardır. Peygamberlerin yüzü ve sesi de mucizedir.