English    Türkçe    فارسی   

2
3616-3625

  • نه چنان کافسانه‏ها بشنیده بود ** همچو شین بر نقش آن چسبیده بود
  • Kıssaları duyup “Nakış” kelimesine “Ş” harfinin eklendiği gibi o kıssaların suretine bağlanan, dış yüzüne kapılan kişiye benzeme.
  • تا همی‏گفت آن کلیله بی‏زبان ** چون سخن نوشد ز دمنه بی‏بیان‏
  • Dilsiz Dimne, Kelile’ye nasıl söz söyler? Söz söylemekten aciz Dinme, Kelile’ye meramını nasıl anlatırdı?
  • ور بدانستند لحن همدگر ** فهم آن چون کرد بی‏نطقی بشر
  • Tutalım, bunlar, birbirlerinin sözlerini anladılar, söz söylemeden meramlarını ifade eden bu hayvanların ne demek istediklerini insan nasıl anlayabilir?
  • در میان شیر و گاو آن دمنه چون ** شد رسول و خواند بر هر دو فسون‏
  • Dimne, aslanla öküz arasında nasıl bir elçi oldu, ikisini de nasıl kandırdı?
  • چون وزیر شیر شد گاو نبیل ** چون ز عکس ماه ترسان گشت پیل‏ 3620
  • O akıllı öküz nasıl aslana vezir oldu. Fil ayın aksinden nasıl korktu?
  • این کلیله و دمنه جمله افتری است ** ور نه کی با زاغ لکلک را مری است‏
  • Bu Dimne ve Kelile hikâyesinin hepsi yalan. Yoksa karganın leylekle ne alışverişi olur,nasıl leylekle savaşır?” deme.
  • ای برادر قصه چون پیمانه‏ای است ** معنی اندر وی مثال دانه‏ای است‏
  • Kardeş, kıssa bir ölçeğe benzer, mana içindeki taneye.
  • دانه‏ی معنی بگیرد مرد عقل ** ننگرد پیمانه را گر گشت نقل‏
  • Akıllı kişi taneyi alır, ölçek var mı, yok mu? Ona bakmaz.
  • ماجرای بلبل و گل گوش دار ** گر چه گفتی نیست آن جا آشکار
  • Aralarında sözden eser yok, fakat bülbülle gülün macerasına dinle!
  • سخن گفتن به زبان حال و فهم کردن آن
  • Hâl diliyle söz söyleyiş ve anlaşılması
  • ماجرای شمع با پروانه نیز ** بشنو و معنی گزین کن ای عزیز 3625
  • Mumla pervanenin başından geçenleri duy, bunların manasına vâkıf ol güzelim.