English    Türkçe    فارسی   

2
3707-3716

  • هم سلیمان هست اندر دور ما ** کاو دهد صلح و نماند جور ما
  • Devrimizde de Süleyman var, bizi sulha kavuşturur, zulmümüzü giderir.
  • قول إن من أمة را یاد گیر ** تا به إلا و خلا فیها نذیر
  • “Hiçbir ümmet yoktur ki aralarında bir korkutucu olmasın” ayetini oku.
  • گفت خود خالی نبوده ست امتی ** از خلیفه‏ی حق و صاحب همتی‏
  • Allah “ Hiçbir ümmet bulunamaz ki içlerinde bir Allah halifesi, bir himmet sahibi bulunmasın” dedi.
  • مرغ جانها را چنان یکدل کند ** کز صفاشان بی‏غش و بی‏غل کند 3710
  • O halife, onların gönüllerini o kadar birleştirir gibi saflıktan hiçbir gıllügışları kalmaz.
  • مشفقان گردند همچون والده ** مسلمون را گفت نفس واحده‏
  • Hepsini ana gibi birbirini esirger bir hale getirir. Onun için Müslümanlara “Tek bir nefis” demiştir.
  • نفس واحد از رسول حق شدند ** ور نه هر یک دشمن مطلق بدند
  • Onlar Allah Resulü yüzünden tek bir nefis oldular, yoksa her biri, öbürüne tam bir düşmandı.
  • برخاستن مخالفت و عداوت از میان انصار به برکات رسول صلی الله علیه و آله
  • Resul Sallâllahu Aleyhi Ve Sellem’in yüzünden Ensarın arasındaki aykırılık ve düşmanlığın kalması
  • دو قبیله کاوس و خزرج نام داشت ** یک ز دیگر جان خون آشام داشت‏
  • Medinelilerin iki kabilesi vardı, birine Evs, öbürüne Hazrec denirdi. Âdeta bir kabile öbürünün kanına susamıştı.
  • کینه‏های کهنه‏شان از مصطفی ** محو شد در نور اسلام و صفا
  • Mustafa’nın yüzünden o eski kinleri İslâm ve sâflık nuruyla mahvoldu.
  • اولا اخوان شدند آن دشمنان ** همچو اعداد عنب در بوستان‏ 3715
  • Önce o düşmanlar, bağdaki üzümler gibi kardeş oldular.
  • و ز دم المؤمنون إخوة به پند ** در شکستند و تن واحد شدند
  • “Şüphe yok, söz bundan ibaret; Müminler kardeştir” nasihatiyle de, bu nefesle de kardeşliği bıraktılar, tek bir ten oldular.