English    Türkçe    فارسی   

2
3745-3754

  • حیث ما کنتم فولوا وجهکم ** نحوه هذا الذی لم ینهکم‏ 3745
  • Nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa dönün. O Süleyman, sizi kendine teveccühten men etmedi ki.
  • کور مرغانیم و بس ناساختیم ** کان سلیمان را دمی نشناختیم‏
  • Fakat kör kuşlarız, terbiyeden hayli uzağız. O Süleyman’ı bir an bile tanımadık gitti!
  • همچو جغدان دشمن بازان شدیم ** لاجرم وامانده‏ی ویران شدیم‏
  • Baykuşlar gibi doğanlara düşmanız, hulâsa viranelerde kalmışız.
  • می‏کنیم از غایت جهل و عما ** قصد آزار عزیزان خدا
  • Bilgisizliğimiz, körlüğümüz son derecede. Bu yüzden de Allah azizlerini incitmeye kastediyoruz.
  • جمع مرغان کز سلیمان روشنند ** پر و بال بی‏گنه کی بر کنند
  • Süleyman’dan aydınlanan kuşlar, nasıl olur da suçsuz, sebepsiz bir kuşun kanadını yolarlar?
  • بلکه سوی عاجزان چینه کشند ** بی‏خلاف و کینه آن مرغان خوشند 3750
  • Kanadını yolmak şöyle dursun, onlar, âcizlere yem verirler. O kuşlarda aykırılık ve kin yoktur. Hoş kuştur onlar, hoş kuş!
  • هدهد ایشان پی تقدیس را ** می‏گشاید راه صد بلقیس را
  • Onların hüthüteleri kutlulamak üzere yüzlerce Belkıs’ın yolunu açar;
  • زاغ ایشان گر به صورت زاغ بود ** باز همت آمد و ما زاغ بود
  • Kargaları surette kargadır, hakikatte himmet doğanı “Mâzâga” sırrına mazhardır onlar.
  • لکلک ایشان که لک لک می‏زند ** آتش توحید در شک می‏زند
  • Leylekleri “lek, lek” der ama şüpheye birlik ateşini salar;
  • و آن کبوترشان ز بازان نشکهد ** باز سر پیش کبوترشان نهد
  • Güvercinleri, doğanlardan korkmaz. Hatta doğan, o güvercinlerin önünde baş kor.