English    Türkçe    فارسی   

2
592-601

  • کنج زندان جهان ناگزیر ** نیست بی‏پا مزد و بی‏دق الحصیر
  • Kurtulmaya hiçbir çare olmayan bu dünya zindanının ayakbastı parası alınmayan, hapishane dayağı atılmayan bir bucağı yoktur.
  • و الله ار سوراخ موشی در روی ** مبتلای گربه چنگالی شوی‏
  • Vallahi fare deliğine girsen yine bir kedi pençeliye çatarsın.
  • آدمی را فربهی هست از خیال ** گر خیالاتش بود صاحب جمال‏
  • Âdemoğlu, hayalle gelişir. Hayalleri güzelse onunla rahatlaşır.
  • ور خیالاتش نماید ناخوشی ** می‏گدازد همچو موم از آتشی‏ 595
  • Yok... Eğer gözüne kötü hayaller görünürse ateşten eriyen mum gibi erir gider.
  • در میان مار و کژدم گر ترا ** با خیالات خوشان دارد خدا
  • Yılanların, akreplerin içinde bile olsan Allah, seni güzel hayallerle avutursa,
  • مار و کژدم مر ترا مونس بود ** کان خیالت کیمیای مس بود
  • Yılanlar, akrepler sana munis olur. Çünkü hayalin, aşağılık şeyleri altın yapan bir kimyadır.
  • صبر شیرین از خیال خوش شده ست ** کان خیالات فرج پیش آمده ست‏
  • Sabır, güzel hayallerle tatlılaşır. Çünkü her şeyden evvel içinde bulunduğun sıkıntıdan kurtulma hayaline düşersin.
  • آن فرج آید ز ایمان در ضمیر ** ضعف ایمان ناامیدی و زحیر
  • O kurtuluş ümidi, içteki imandan gelir. İman zayıflığından da ümitsizliğe, iç sıkıntısına uğrarsın.
  • صبر از ایمان بیابد سر کله ** حیث لا صبر فلا إیمان له‏ 600
  • Sabır, iman yüzünden baş tacı olur. Bundan dolayıdır ki sabrı olmayanın imanı da yoktur.
  • گفت پیغمبر خداش ایمان نداد ** هر که را صبری نباشد در نهاد
  • Peygamber “Allah, gönlünde sabrı olmayana iman da vermemiştir.” dedi.