English    Türkçe    فارسی   

2
663-672

  • ده منادی گر بلند آوازیان ** کرد و ترک و رومیان و تازیان‏
  • Türk, Kürt, Rum, Arap ve sair milletlerden sesi gür olan tellallar da kendi dillerince,
  • مفلس است این و ندارد هیچ چیز ** قرض تا ندهد کس او را یک پشیز
  • “ Bu müflistir, hiçbir şeyi yoktur. Ona hiçbir kimse bir pul bile ödünç vermesin.
  • ظاهر و باطن ندارد حبه‏ای ** مفلسی قلبی دغایی دبه‏ای‏ 665
  • Zahiren, bâtınen bir habbesi bile yok. Müflisin biri, kalpın biri, kötü adamın biridir; bir hile, hud’a kabıdır.
  • هان و هان با او حریفی کم کنید ** چون که کاو آرد گره محکم کنید
  • Kendinize gelin, aklınızı başınıza alın, onunla arkadaşlık etmeyin. Size satmak için bir öküz bile getirse mutlaka çalmıştır, öküzü hemen tutup bağlayın.
  • ور به حکم آرید این پژمرده را ** من نخواهم کرد زندان مرده را
  • Eğer aldanır da bu herifi davaya kalkışırsanız ben bu ölü herifi zindana atmam.
  • خوش دم است او و گلویش بس فراخ ** با شعار نو دثار شاخ شاخ‏
  • Bu herif, tatlı sözlüdür, boğazı da pek boldur. Üstündeki libas yenidir ama içindekiler paramparça.
  • گر بپوشد بهر مکر آن جامه را ** عاریه است او و فریبد عامه را
  • Hile için o elbiseyi giyerse bilin ki kendisinin değildir, halkı aldatmak için giymiştir” diye bağırıyorlardı.
  • حرف حکمت بر زبان ناحکیم ** حله‏های عاریت دان ای سلیم‏ 670
  • Ey temiz kalpli, hakîm olmayan kişinin dilindeki hikmet sözünü de iğreti elbise bil!
  • گر چه دزدی حله‏ای پوشیده است ** دست تو چون گیرد آن ببریده دست‏
  • Hırsız, bir güzel elbise giyse bile o eli kesik, senin elini nasıl tutar, sana nasıl yardım edebilir?
  • چون شبانه از شتر آمد به زیر ** کرد گفتش منزلم دور است و دیر
  • Akşam vakti müflis deveden inince Kürt dedi ki: “ Evim uzak, vakit de geç.