English    Türkçe    فارسی   

2
707-716

  • چون وفا آن عشق افزون می‏کند ** کی وفا صورت دگرگون می‏کند
  • Vefa, aşkı artıyorsa, suret nasıl olur da vefayı değiştirir?
  • پرتو خورشید بر دیوار تافت ** تابش عاریتی دیوار یافت‏
  • Güneşin ziyası duvara vurdu, duvar kendinden olmayan bir parlaklık, bir ziya elde etti.
  • بر کلوخی دل چه بندی ای سلیم ** واطلب اصلی که تابد او مقیم‏
  • Ey temiz ve saf kişi neden bir kerpice gönül veriyorsun? Ebedi olan bir aslı iste.
  • ای که تو هم عاشقی بر عقل خویش ** خویش بر صورت پرستان دیده بیش‏ 710
  • Ey kendi aklına âşık olan ve kendisine surette tapanlardan üstün gören!
  • پرتو عقل است آن بر حس تو ** عاریت میدان ذهب بر مس تو
  • Hissine hâkim olan, akıl ziyasıdır. Bunu, bakırının üstündeki altın bil.
  • چون زر اندود است خوبی در بشر ** ور نه چون شد شاهد تو پیر خر
  • İnsanlardaki güzellik, altın yaldızdır. Öyle olmasaydı nasıl olurdu da sevgilin kart bir eşek haline gelirdi?
  • چون فرشته بود همچون دیو شد ** کان ملاحت اندر او عاریه بد
  • Melek gibiyken Şeytana döndü ya. Elbette çünkü o güzellik ona ariyetti.
  • اندک اندک می‏ستانند آن جمال ** اندک اندک خشک می‏گردد نهال‏
  • O güzelliği yavaş ,yavaş alıyor, taze fidan gitgide kuruyor. ,
  • رو نعمره ننکسه بخوان ** دل طلب کن دل منه بر استخوان‏ 715
  • Var, “Yaşattıkça kuvvetlerini azaltır” ayetini oku da gönül iste, kemiğe gönül verme.
  • کان جمال دل جمال باقی است ** دولتش از آب حیوان ساقی است‏
  • Çünkü o gönül güzelliği, baki güzelliktir. O güzellik devleti, Abıhayata sâkidir.