English    Türkçe    فارسی   

2
77-86

  • گفتم ار خوبم پذیرم این از او ** ور نه خود خندید بر من زشت رو
  • Dedim ki; Eğer güzelsem bu güzelliği onun lütfu olarak kabul ederim. Değilsem zaten çirkinlikler bile bana güler!
  • چاره آن باشد که خود را بنگرم ** ور نه او خندد مرا من کی خرم‏
  • Çaresi şu: Kendime bakayım kendime çeki düzen vereyim. Bakalım, ona lâyık mıyım, değil miyim?
  • او جمیل است و محب للجمال ** کی جوان نو گزیند پیر زال‏
  • O güzeldir, güzelliği sever. Taze bir delikanlı, kart bir ihtiyarı nasıl seçer?
  • خوب خوبی را کند جذب این بدان ** طیبات و طیبین بر وی بخوان‏ 80
  • Şunu bil ki güzel, güzeli cezbeder. “ Temizler, temizler içindir” ayetini oku!
  • در جهان هر چیز چیزی جذب کرد ** گرم گرمی را کشید و سرد سرد
  • Âlem de her şey, bir şey cezbeder. Sıcak sıcağı çeker, soğuk soğuğu.
  • قسم باطل باطلان را می‏کشند ** باقیان از باقیان هم سر خوشند
  • Aslı olmayan, aslı olmayanları çekmektedir, bakilerde bakilerden sarhoş olmakta.
  • ناریان مر ناریان را جاذب‏اند ** نوریان مر نوریان را طالب‏اند
  • Cehennem ehli olanlar, cehennem ehli olanları cezbeder. Nura mensup olanlar, ancak nura mensup olanları ister.
  • چشم چون بستی ترا تاسه گرفت ** نور چشم از نور روزن کی شکفت‏
  • Gözünü yumdun mu canın kopuyormuş gibi bir eleme, bir ıstıraba düşersin. Gözün, gündüzün nurundan ayrılmaya sabrı yoktur.
  • تاسه‏ی تو جذب نور چشم بود ** تا بپیوندد به نور روز زود 85
  • Gözünü yumdun mu tasalanır, gama, gussaya düşersin. Gözün nuru, gündüzün nurundan ayrılamaz.
  • چشم باز ار تاسه گیرد مر ترا ** دان که چشم دل ببستی بر گشا
  • Senin tasan, gam ve gussan; hemencecik gündüzün nuruna kavuşmak isteyen göz nurunun cazibesinden ileri gelir.