English    Türkçe    فارسی   

3
1265-1274

  • آن یکی بر پشت او بنهاد دست ** گفت خود این پیل چون تختی بدست 1265
  • Bir başkası da sırtını ellemişti, “Fil bir taht gibidir é dedi.
  • همچنین هر یک به جزوی که رسید ** فهم آن می‌کرد هر جا می‌شنید
  • Herkes neresini elledi, nasıl sandıysa fili ona göre anlatmaya koyuldu.
  • از نظرگه گفتشان شد مختلف ** آن یکی دالش لقب داد این الف
  • Onların sözleri, görüşleri yüzünden birbirine aykırı oldu. Birisi dal dedi, öbürü elif.
  • در کف هر کس اگر شمعی بدی ** اختلاف از گفتشان بیرون شدی
  • Herkesin elinde bir mum olsaydı sözlerindeki aykırılık kalmazdı.
  • چشم حس همچون کف دستست و بس ** نیست کف را بر همه‌ی او دست‌رس
  • Duygu gözü ancak avuca, ancak köpüğe benzer, avuç bütün fili birden elleyemez ki!
  • چشم دریا دیگرست و کف دگر ** کف بهل وز دیده‌ی دریا نگر 1270
  • Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başka. Köpüğü bırak da denizin gözüyle bak sen.
  • جنبش کفها ز دریا روز و شب ** کف همی‌بینی و دریا نه عجب
  • Köpükler, gece gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete getirir. Fakat sen ne şaşılacak şey, köpüğü görüyorsun da denizi göremiyorsun!
  • ما چو کشتیها بهم بر می‌زنیم ** تیره‌چشمیم و در آب روشنیم
  • Biz, gemilere benziyoruz. Aydın denizin içindeyiz de gözlerimiz görmüyor, birbirimize çarpıp duruyoruz.
  • ای تو در کشتی تن رفته به خواب ** آب را دیدی نگر در آب آب
  • Ey ten gemisine binmiş, uykuya dalmış adam, denizi gördün ama asıl denizin denizine bak!
  • آب را آبیست کو می‌راندش ** روح را روحیست کو می‌خواندش
  • Denizin de bir denizi var, onu sürüp duruyor. Ruhun da bir ruhu var, onu istediği tarafa çeker çevirir?