English    Türkçe    فارسی   

3
1343-1352

  • پیش ازین طوفان و بعد این مرا ** تو مخاطب بوده‌ای در ماجرا
  • Bu tufandan önce de her macerada söz söylediğim sendin, tufandan sonra da söz söyleyeceğim sensin.
  • با تو می‌گفتم نه با ایشان سخن ** ای سخن‌بخش نو و آن کهن
  • Ben, seninle konuşuyorum, ey yepyeni sözler bağışlayan ve eski sözlere sahip olan Rabbim, onlarla değil.
  • نه که عاشق روز و شب گوید سخن ** گاه با اطلال و گاهی با دمن 1345
  • Âşık, gece gündüz gâh çadır yerlerinde kalan çerçöpe, gâh harabelere hitap eder;
  • روی با اطلال کرده ظاهرا ** او کرا می‌گوید آن مدحت کرا
  • Zahiren çadır yerlerinde kalan süprüntülere, çerçöpe yüz tutar, onlara hitap eder ama kimi övüyor, kimi?
  • شکر طوفان را کنون بگماشتی ** واسطه‌ی اطلال را بر داشتی
  • Şükrolsun tufan gönderdin de o süprüntüleri, o yapı bakiyelerini ortadan kaldırdın.
  • زانک اطلال لیم و بد بدند ** نه ندایی نه صدایی می‌زدند
  • Çünkü onlar kötü ve aşağılık binalardı, kötü ve aşağılık yığınlardı. Bize ne sesleniyorlar, ne sesimize karşılık veriyorlardı!
  • من چنان اطلال خواهم در خطاب ** کز صدا چون کوه واگوید جواب
  • Ben öyle yapılar isterim ki onlara hitap edince dağ gibi sesime ses versinler,
  • تا مثنا بشنوم من نام تو ** عاشقم برنام جان آرام تو 1350
  • De adını iki kere duyayım. Ben canıma can olan, ruhuma istirahat veren adına âşığım.
  • هرنبی زان دوست دارد کوه را ** تا مثنا بشنود نام ترا
  • Her peygamber, senin adını iki kere duysun diye dağı sever.
  • آن که پست مثال سنگ لاخ ** موش را شاید نه ما را در مناخ
  • O alçak ve taşlık dağ, farenin, yurdu olmaya lâyıktır, bizim yurdumuz değil!